 
                            Antalya Altın Portakal Film Festivali, bu yıl da Türk sinemasının nabzını tutmaya devam ediyor. Festival, genç yeteneklerin keşfedildiği, kısa filmlerin ve belgesellerin öne çıktığı bir platform haline geldi. Atatürk Kültür Merkezi, sinemaseverleri ağırlarken, Türk sinemasının genç yüzleri beyazperdede kendini gösterme fırsatı buluyor. Festivaldeki belgesel yarışması, özellikle dikkat çekici yapımlara ev sahipliği yapıyor. Yönetmenlerin ilginç hikayeleri ve bakış açıları, izleyicileri derinden etkiliyor. Festival, sadece bir gösterim platformu değil, aynı zamanda Türk sinemasının geleceğine ışık tutan bir buluşma noktası.
62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde her türden, her konudan, her açıdan filmlerle tam bir festival keyfi yaşanıyor. Atatürk Kültür Merkezi (AKM) salonları, sinemanın her rengini kucaklıyor. Kısa filmler, belgeseller ve sinema okulları öğrenci filmleri; Türk sinemasının genç yüzünü beyazperdeye taşıdı.
Otokurmaca hikâyeleriyle tanınan bir yazar hakkında çekilen belgesel şeklinde başlayıp önce kamera arkası çekimlerine, sonra da bir kurmacaya dönüşen ilginç yapısıyla dikkat çeken “The Making of Michale Petite”, festivalde Ulusal Belgesel Yarışması kapsamında seyirciyle buluştu.
Gösterimin ardından gerçekleşen söyleşiye katılan yönetmen Feyyaz Yıldırım projeyi en baştan böyle tasarlamadığını ancak tesadüflerin şekillendirdiğini söyledi.
Türkiye’nin ilk kadın gazetecisi Sabiha Sertel’in yeğeni Nur Deriş’in, “Roman Gibi” adlı kitabı okuyup hayran kaldığı Sabiha Sertel’in, dedesinin kız kardeşi olduğunu öğrenmesinden hareketle Sertel’in zorlu hayatını ele alan “Roman Gibi”, Ulusal Belgesel Yarışması kapsamında seyirci karşısına çıktı.
Gösterimden sonra soruları yanıtlayan yönetmen Tayfun Belet “Bu film, 50-60 yaşındaki insanların yurt dışına gitmek zorunda bırakıldığını ve Türkiye’nin bu kadar önemli değerlerinin gidip oralarda ölmeyi beklediğini anlatıyor. Bu yüzden sizi rahatsız etmek istedim; rahatsız olduysanız memnun olurum” diye konuştu.
Cezmi Ersöz ve Haydar Ergülen gibi isimlerin de katkıda bulunduğu “Nilgün” belgeseli, objektifini Türk edebiyatının en özgün kalemlerinden Nilgün Marmara’nın hayatına çeviriyor.
Ulusal Belgesel Yarışması’ndaki filmin gösteriminin ardından soruları cevaplayan yönetmen Tolga Oskar, “Dilin olanaklarını yetkin bir biçimde kullandığı ve kelimelerin yerlerini değiştirerek semantik bir yapı oluşturduğundan dolayı bu işe başladık” dedi.
Ulusal Kısa Film Yarışması’ndaki filmlerden oluşan ikinci seçki, AKM Perge Salonu’nda seyirci karşısına çıktı. “Giderayak”, “Akşam Yemeği”, “Defne” filmleri de yönetmen ve oyuncularıyla seyirci karşısına çıktı.
Festivalin bu yıl hayata geçirdiği Sinema Okulları Öğrenci Filmleri Yarışması’ndaki filmlerden oluşan ikinci seçki de AKM Aspendos Salonu’daydı. “Sazdan Örülen Hayat”, “Çukurova’nın Kara Ekmeği”, “Seni Görebilecek Miyim Anne?”, “Tümseğin Uğultusu” ve “Köye Dönerken” filmlerinin yönetmen ve oyuncu kadrosu gösterimlerin ardından düzenlenen söyleşilere katıldı.
62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, Türk sinemasının genç ve dinamik yüzünü gözler önüne serdi. Ulusal Belgesel ve Kısa Film yarışmaları, yönetmenlerin özgün bakış açılarını ve yaratıcılıklarını sergilemelerine olanak tanıdı. 'The Making of Michale Petite' gibi deneysel belgeseller, izleyicileri gerçeklik ve kurgu arasındaki çizgiyle oynamaya davet etti. 'Roman Gibi', Türkiye'nin önemli değerlerinin yaşadığı zorlukları vurgularken, 'Nilgün' belgeseli edebiyatın özgün kalemlerinden Nilgün Marmara'nın hayatına ışık tuttu. Öğrenci filmleri yarışması ise geleceğin sinemacılarına bir platform sağlayarak, onların yeteneklerini sergilemelerine imkan verdi. Festival, Türk sinemasının çeşitliliğini ve potansiyelini kutlayan önemli bir etkinlik olarak öne çıkıyor.