Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Gazze'de yaşanan insanlık dramına dikkat çekerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tarihi bir çağrıda bulundu. Ağıralioğlu, Erdoğan'a devletin olağanüstü toplanması ve Gazze'ye yardım koridoru açılması için harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı. Kendi şahsı adına da fedakarlık yapmaya hazır olduğunu belirten Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanı ile birlikte yardım tırlarına binip Gazze'ye gitmeye hazır olduğunu ifade etti. Bu çağrı, Türkiye'nin Gazze'ye yönelik somut adımlar atması ve bölgedeki zulme karşı daha aktif bir rol üstlenmesi beklentisini güçlendirdi. Ağıralioğlu'nun bu cesur ve kararlı duruşu, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı ve büyük destek gördü.

<p><strong>ANKARA-BHA</strong></p>

<p>Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Gazze’de yaşanan son gelişmelere ilişkin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a devlet olağanüstü toplansın çağrısında bulundu. Ağıralioğlu, “Mermi götürme, bomba götürme. Gazze'ye mühimmat götürme. Bu milletin duasıyla doldurulmuş tırları, buradan milletin oraya uzanacak yardım eli diye oraya götürmek için irade koy. Sen tırların içine bin, ben senin yanına oturacağım, namus sözü. Yaraları saracak doktorları içine koyalım. Netenyahu denilen alçağa da, ‘bizi vurmazsan adam değilsin’ diyerek, yüzlerce tırı önümüze katalım. Gazze'ye girelim, bu alçak bizi vurabiliyor mu, bizim oraya gönderdiğimiz yardımı engelleyebiliyor mu görelim” dedi.</p>

<p>Ağıralioğlu, “Hiçbir işimiz bizim bugün Gazze'de yaşanan zulmü durdurmaktan daha önemli değildir. Biz burada duruyoruz. Cuma'da bize hutbe okutuyorsunuz. Sonra gidip yemek yiyoruz. Biz yemek yiyip hutbeyi düşünürken insanlar açlıktan ölüyorsa bizim bundan daha önemli bir işimiz yoktur Sayın Cumhurbaşkanım. Lütfen devletle olağanüstü gündemle toplanın” diye konuştu.</p>

<p>Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Gazze’de yaşanan son gelişmelere ilişkin sosyal medya hesabından bir video mesaj yayınladı. Ağıralioğlu, konuşmasında özetle şunları söyledi:</p>

<p><strong>MECLİS SESİMİZİ DUYSUN!</strong></p>

<p>Bugün Cuma hutbesinin konusu Gazze. Nice zamandır hissemize zulme gün saymak düşüyor. Gazze'de soykırım başladığından beri Gazze'de çoluk çocuk demeden katliam başladığından beri, Gazze'de açlık, Gazze'de yokluk, Gazze'de insanlığın onurunu vuran bir hayasızlığa, insanlığın sessizliğinden kaynaklanan çaresizlik başladığından beri bizim hissemize düşen şey de bizi, yaşantımızı, huzurumuzu, maneviyatımızı, dünyamızı, ahiretimizi berbat edecek kadar kötü. Bugün Cuma hutbesini müteakiben Gazze ile ilgili bir şeyler deme ihtiyacımızın, mecburiyetimizin kalbimize düşürdükleriyle bir şeyler diyeyim, Cumhurbaşkanlığına bir şeyler kavuşturayım. Meclis sesimizi duysun, milletimiz adına bir şeyler yapılabilsin, Gazze'deki çığlıklar duyurulabilsin, Gazze'deki zulüm durdurulabilsin diye kafamda dağınık duran şeyleri ifade etmek zorundayım.</p>

<p><strong>CUMADAN İNŞİRAH HİSSİYLE ÇIKMADIM</strong></p>

<p>Şunun bilinmesi lazım. Biz Türk milletiyiz. Biz zulmün gününü saymayız. Biz kurtulduğumuza sevinmeyiz. Kurtaran bir millet olduğumuz zaman vazifelerimizi yapmış sayarız kendimizi. Gazze'deki soykırım, Gazze’deki insanlık dramı, Gazze’de yaşananlar bizim için kınama, protesto etme, bağırma, çağırma vesilesi değildir. Gazze’de sadece insanlık değil, Gazze’de aslında her gün Müslümanlığımızın vakarı, dinimizin, dindarlığımızın haysiyeti, izanı, Türk milletinin şerefi, Türk milletinin kudreti, kuvveti… Her gün bizim bir değerimiz vuruldu. Çocuklarımız öldürüldü. Gazze'de çocuklar açlığa mahkûm olduğunda biz vicdanımızdan vurulduk. Yahut vicdansızlığımızla vurulduk. Gazze'de soykırım oldu. Analar babalar feryat figan çocuklarını defnetmek zorunda kaldı. Biz inancımızdan vurulduk. Gazze'de açlık oldu, yokluk oldu. Gazze'de günü güne zulümle ekleyen, her gece yarın kim ölecek diye endişeyle günler günleri kovaladı. Bizim hissemize düşen şey utanç oldu. Şimdi hutbe okundu. Hutbede sabretmemiz, hutbede Allah cehennemde bunları yakacak falan diye nasihatler, ayetlerle bizim kalbimizi teskin etmeye çalışılan bir metin okundu. Niçin bilmiyorum ben hutbeden sonra teskin edilmiş bir kalple çıkmadım camiden. Ben bu cumadan inşirah hissiyle çıkmadım. Yine cumadan hissemize mahcubiyet ve utanç düştü. Şimdi böyle mahzun, ezgin falan olma zamanlarımız da değiliz biz. Cumhurbaşkanımız şöyle bir şey yapmalıdır. 8 buçuk milyar insanın temsilini, kuvvetini, duasını, niyazını, insanlığını ne kalmışsa bu zulme razı olan alçaklar hariç. Sayın Cumhurbaşkanı kendi arkasına alsın Ümmet-i Muhammed'in mesuliyetini çekiyorsa Türk Devleti'nin başı olduğu için, cumhurun başı olduğu için, bu cumhur bin yıldır bu Anadolu topraklarında, bu dünyada bu Türkler zulme seyirci kalmadılar, sessiz kalmadılar. Yapılan hiçbir şeye sırt dönüp zulmü arkalamadılar.</p>

<p><strong>SEN TIRLARIN İÇİNE BİN, BEN SENİN YANINA OTURACAĞIM NAMUS SÖZÜ</strong></p>

<p>Dolayısıyla sen bu şerefli milletin başı olarak cumhurbaşkanım. Mermi götürme, bomba götürme. Gazze'ye mühimmat götürme. Bu milletin duasıyla doldurulmuş, merhametle doldurulmuş tırları, buradan milletin oraya uzanacak yardım eli diye oraya götürmek için irade koy. Sen tırların içine bin, ben senin yanına oturacağım namus sözü. Bu gazi meclisi de yanına al, milletvekillerini çağır. Yüzlerce tır malzemeyi dolduralım. Yaralarını saracak doktorları içine koyalım. Sen insanlığın miğferi olmuş bir milletin başı olarak Türk Devleti'nin kudretini temsilen insanlığı da arkana alarak; bu Netenyahu denilen alçağa da, ‘bizi vurmazsan adam değilsin’ diyerek meydan okuyarak, biz buradan bir kafileyi, yüzlerce tırı önümüze katalım, bu Gazze'ye bir girelim, bu alçak bizi vurabiliyor mu, bize dokunabiliyor mu, bizim oraya gönderdiğimiz yardımı engelleyebiliyor mu görelim bakalım.</p>

<p><strong>BİZİ BU ZİLLETTEN KURTARIN, YETER ARTIK!</strong></p>

<p>Biz buraya gidelim, çocuklarımızın yaralarını saralım, açı doyuralım, yaralı olanları tedavi edelim, saralım, sarmalayalım, insanlık için orayı ayağa kaldıralım ve dönelim. Bu alçağın gözünün içine baka baka gidelim oraya. Sen gitme iradesi koy, meclisini yanına al, milletini yanına al, ben de yanına oturacağım namus sözü parti genel başkanları da gelsin, milletvekillerini de gelsin, milletin de gelsin, devletin de gelsin senin. Bizi bu zilletten, bizi bu utançtan kurtarın. Yeter artık. Sen gidersin, biz geliriz. Sen gidiyorum deyince millet gelir. Sen gidiyorum deyince devlet gelir. Sen gidiyorum deyince insanlık gelir senin arkanda. Bu böyle hamasete kurban gidip, bu insanlık için sıkıştığımız yerde lütfen bizi kurtarın. Bu milletimizin kurtulması gereken bu izzetsizlikten bizi kurtarın. Devletimizi kurtarın, milletimizi kurtarın, Müslümanlığımızı kurtarın, Türklüğümüzü kurtarın, Gazze'deki mazlumları kurtarın, insanlığı kurtarın lütfen. Biz buraya gideriz. Sizin öncülüğünüzle gideriz. Sizle beraber gideriz. Yan yana gideriz, omuz omuza gideriz. Gideriz ve insanlığın iftiharı olacak. Biz bir iradeyi, bir merhameti dünyaya gösterebiliriz. Bunu yapmak için bugünden daha önemli hiçbir işimiz yoktur.</p>

<p><strong>BUNDAN DAHA ÖNEMLİ BİR İŞİMİZ YOK</strong></p>

<p>Hiçbir işimiz bizim bugün Gazze'de yaşanan zulmü durdurmaktan daha önemli değildir. Biz burada duruyoruz. Cuma'da bize hutbe okutuyorsunuz. Sonra gidip yemek yiyoruz. Biz yemek yiyip hutbeyi düşünürken insanlar açlıktan ölüyorsa bizim bundan daha önemli bir işimiz yoktur Sayın Cumhurbaşkanım. Lütfen devletle olağanüstü gündemle toplanın. Milletinizle buluşun, milletinizle beraber olun, mecliste beraber olun, biz de beraber olun, içeriği dışarıyı katın. 8 buçuk milyar insanın da iradesini, merhametini, vicdanını yanınıza alın ve gidelim bu Gazze'ye sarıp sarmalayalım ve dönelim. Böyle bir şeye ihtiyacımız var. Parti münakaşasına ihtiyacımız yok. Hükümet taşlamaya ihtiyacımız yok. Parti lakırdısına ihtiyacımız yok. BM'yle uğraşmaya gerek yok. Oradan medet ummaya gerek yok. İnsan hakları örgütlerinden bir şey yapsınlar diye beklentiye girmeye gerek yok. Biz bize yeteriz. Biz insanlığa yeteriz. İnsanlığın çığlığına yeteriz. Gazze'ye yeteriz. Siz buna yetersiniz. Siz iradenizi koyun lütfen. Biz de milletiniz de devletiniz de, Meclisinizde hep beraber bu utançtan kurtulalım.”</p>

Yavuz Ağıralioğlu, Gazze'deki soykırıma sessiz kalınmaması gerektiğini belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslendi. Yardım tırları ile birlikte Gazze'ye gitme teklifinde bulunan Ağıralioğlu, bu eylemin Türkiye'nin insanlık onurunu koruma ve zulme karşı duruşunu gösterme adına önemli bir adım olacağını savundu. Ağıralioğlu, Türkiye'nin Gazze'deki mazlumlara sahip çıkarak, bölgede barış ve adaletin tesisine katkıda bulunabileceğini vurguladı. Bu çağrı, Gazze'ye yönelik artan uluslararası tepkilerin ve Türkiye'nin bölgedeki rolüne dair beklentilerin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.