Türkiye'deki şehirlerin akıllı şehir olma yolculuğunda beklenmedik sonuçlar ortaya çıktı. İLKE Vakfı'nın kapsamlı raporu, yerel yönetimlerin bu alandaki performansını mercek altına alıyor. Raporun çarpıcı bulguları, akıllı şehir uygulamalarının ülke genelinde ne kadar dengesiz dağıldığını gözler önüne seriyor. Peki, Konya, İstanbul ve Bursa'yı diğer illerden ayıran özellikler neler? Deprem bölgesindeki illerin durumu neden bu kadar kritik? Bu rapor, Türkiye'nin akıllı şehir vizyonunu yeniden değerlendirmeye davet ediyor.

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından yayımlanan “Yerel Yönetimlerde Akıllı Şehir Uygulamaları” Politika Notu, Türkiye’deki akıllı şehir uygulamalarının güncel durumunu gözler önüne seriyor.

Çalışmaya göre, Türkiye’de 81 ilin yalnızca Konya, İstanbul ve Bursa “güçlü” kategorisinde yer alırken, 65 il “zayıf” veya “çok zayıf” durumda bulunuyor.

Konya İlk Sırada

Rapor, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Akıllı Şehirler Olgunluk Değerlendirme Modeli verilerine dayanıyor. Buna göre Konya, 5 ana ölçüt ve 16 alt ölçütün tamamında güçlü performans sergileyerek birinci sırada yer aldı. Konya’yı İstanbul ve Bursa takip ederken, Kütahya ve Erzurum da ilk beşe girmeyi başardı.

Konya Büyükşehir Belediyesi’nin “Bisiklet Sayaç Sistemi”, “Afet Yönetim Bilgi Sistemi”, “Engelsiz Konya” ve “Dijital Sanatlar Konya” gibi yenilikçi uygulamaları öne çıkarken, İstanbul ise “Blokzincir-Dijital Kimlik Yönetimi” ve “Tarımda IoT Sistemleri” projeleriyle dikkat çekiyor.

Deprem Bölgesinde Düşük Skorlar

Kahramanmaraş, Kilis, Adıyaman, Hatay ve Malatya en düşük skora sahip iller oldu. Rapor, bu tablonun 6 Şubat depremlerinin yarattığı tahribatla doğrudan ilişkili olduğunu vurguluyor.

Zayıf Alanlar: Fiziksel Yapılar ve Veri Yönetimi

Politika notuna göre, Türkiye’de akıllı şehir endeksinde en zayıf alan yapılar. Yerel yönetimlerin akıllı şehir yatırımlarında fiziksel yapılara en az payı ayırdığı görülüyor. Öte yandan, açık veri portalları ve şeffaf yönetim anlayışı açısından Ordu, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi belediyeler ön plana çıkıyor.

Temel Engeller ve Politika Önerileri

Çalışmada, akıllı şehir uygulamalarının yaygınlaştırılmasında karşılaşılan başlıca engeller şöyle sıralanıyor:

Belediyelerin vizyon ve kurumsal kapasite farklılıkları,

Vatandaşların düşük dijital okuryazarlık düzeyi,

Veri güvenliği ve kişisel mahremiyet sorunları,

Yerel düzeyde eylem planlarının eksikliği.

Raporun önerileri arasında ise şunlar öne çıkıyor:

Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi’nin yerelde içselleştirilmesi,

Akıllı şehir uygulamalarını yürütecek nitelikli personel yetiştirilmesi,

Kentlerin özgün ihtiyaçlarına uygun farklılaşmış çözümler geliştirilmesi,

Siber güvenlik ve kişisel veri korumasının güçlendirilmesi,

Vatandaş farkındalığını artıracak teknolojik okuryazarlık eğitimleri düzenlenmesi.

İLKE Vakfı TODAM’ın yayımladığı politika notu, Türkiye’de akıllı şehir dönüşümünün henüz başlangıç aşamasında olduğunu, ancak Konya, İstanbul ve Bursa gibi örneklerin diğer yerel yönetimler için rol model teşkil edebileceğini ortaya koyuyor. Rapor, kapsayıcı ve yenilikçi politikalarla desteklenmesi halinde Türkiye’nin akıllı şehir vizyonunun küresel ölçekte örnek bir dönüşüm potansiyeline sahip olduğunu vurguluyor.

İLKE Vakfı TODAM'ın 'Yerel Yönetimlerde Akıllı Şehir Uygulamaları' politika notu, Türkiye'deki akıllı şehir uygulamalarının mevcut durumunu detaylı bir şekilde inceliyor. Rapor, Konya, İstanbul ve Bursa'nın 'güçlü' kategorisinde yer aldığını, geri kalan illerin çoğunun ise 'zayıf' veya 'çok zayıf' durumda olduğunu belirtiyor. Özellikle deprem bölgesindeki illerin düşük skorları dikkat çekerken, fiziksel yapılar ve veri yönetimi alanlarındaki eksiklikler raporda vurgulanıyor. Rapor, belediyelerin vizyon farklılıkları, vatandaşların dijital okuryazarlık düzeyi, veri güvenliği endişeleri gibi engelleri aşmak için politika önerileri sunarak, Türkiye'nin akıllı şehir dönüşüm potansiyelini ortaya koyuyor.