Anoreksiya Nervoza, modern toplumların giderek artan sorunlarından biri haline geldi. Uzmanlar, bu tehlikeli yeme bozukluğunun sadece psikolojik değil, aynı zamanda ciddi fiziksel sonuçları olduğunu vurguluyor. Genetik yatkınlık, aile içi dinamikler ve sosyokültürel baskılar hastalığın gelişiminde önemli rol oynuyor. Erken teşhis ve çok yönlü tedavi yaklaşımlarıyla hastalığın üstesinden gelmek mümkün olsa da, ölüm riski hala yüksek seviyelerde seyrediyor. Bu haberimizde, Anoreksiya Nervoza'nın nedenlerini, belirtilerini ve tedavi yöntemlerini detaylı bir şekilde ele alıyoruz.

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tıbbi bir sorun olarak tanımlanan anoreksiya nervosa, 20. yüzyıl boyunca batı toplumlarında yaygınlaşarak bugün dünya genelinde ciddi bir halk sağlığı sorunu haline geldi. Dr. Erdinç’e göre, hastalığın ortaya çıkmasında biyolojik, emosyonel ve kültürel faktörlerin karmaşık etkileşimi söz konusu. Ancak hastalığın nedenleri hakkında sunulan çeşitli kuramlar arasında henüz net bir üstünlük sağlanmış değil.

"KİLO KAYIPLARI YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA İNCE BİR ÇİZGİDE"

Anoreksiya nervosa hastalarının, yaşa ve boya göre olması gereken kilonun en az %15’ini kaybetmiş olmalarına rağmen kendilerini hâlâ kilolu hissettiklerini belirten Dr. Erdinç, “Hastalar çoğu zaman durumun ciddiyetini inkâr eder ve kilo almamak için aşırı diyet, yoğun egzersiz gibi çeşitli davranışlar sergilerler. Hatta bazıları, sosyal ortamlarda yemek yemekten tamamen kaçınabilir” dedi.

Dr. Erdinç, anoreksiya nervosa’nın oluşumunda genetik yatkınlık kadar aile içi dinamiklerin, çocukluk döneminde yaşanan travmaların ve sosyokültürel baskıların da etkili olduğunu ifade etti. Obsesif kompulsif bozukluk öyküsü ve ailede obezite geçmişi bulunan bireylerde riskin arttığına dikkat çekti.

Hastalığın yalnızca psikolojik değil, fiziksel olarak da ciddi belirtilere yol açtığını vurgulayan Erdinç, “Aşırı zayıflık, kalp ritminde yavaşlama, vücut ısısında düşme, adet görmeme, el ve sırtta yara izleri gibi bulgular görülebilir. Özellikle adet görememe, yağ dokularının azalmasıyla ilişkilidir” şeklinde konuştu.

TEDAVİDE ÇOK YÖNLÜ YAKLAŞIM ŞART

Anoreksiya nervosa tedavisinde tek bir yöntemle başarı sağlanamayacağını belirten Dr. Erdinç, “Tedavi planlamasında hastanın genel tıbbi durumu ve ruhsal yapısı mutlaka değerlendirilmelidir. İlaç tedavileri, psikoterapi ve beslenme düzenlemeleri birlikte uygulanmalıdır” dedi. Uzm. Dr. Erdoğan Erdinç, vakaların yaklaşık yüzde 40’ında tam iyileşme görüldüğünü, ancak hastalık nedeniyle ölüm riskinin yüzde 5-10 arasında olduğunun da altını çizdi.

Anoreksiya Nervoza, bireyin yaşamını tehdit eden karmaşık bir yeme bozukluğudur. Hastalık, sadece fiziksel zayıflamaya değil, aynı zamanda kalp ritminde bozulmalara, vücut ısısında düşüşlere ve hormonal dengesizliklere yol açabilir. Tedavi sürecinde ilaçlar, psikoterapi ve beslenme düzenlemeleri birlikte uygulanmalıdır. Uzmanlar, hastalığın erken teşhis edilmesinin ve çok yönlü bir tedavi yaklaşımıyla ele alınmasının önemini vurguluyor. Unutmayın, Anoreksiya Nervoza ile mücadele edenler yalnız değiller ve profesyonel yardım almak hayat kurtarıcı olabilir.