Avşar'dan Terörle Mücadele Açıklaması: Sona mı Geliyoruz?
Türkiye'nin uzun yıllardır sürdürdüğü terörle mücadelede kritik bir döneme girildiğine işaret eden Prof. Dr. Avşar, kapsamlı bir değerlendirme yaparak umut verici açıklamalarda bulundu. Mücadele sadece askeri operasyonlarla sınırlı kalmayıp, sosyal, ekonomik ve kültürel boyutları da içeren bütüncül bir yaklaşımla yürütülüyor. Peki, Türkiye terörle mücadelede gerçekten sona mı yaklaşıyor? Avşar'ın analizleri ve önerileri, bu karmaşık sorunun cevabını arayanlar için önemli ipuçları sunuyor. Türkiye'nin terörle mücadeledeki başarısı, bölgesel istikrarın da teminatı olabilir mi?
ANKARA - BHA
Avşar, yaptığı değerlendirmede, terörün salt askerî tedbirlerle sona erdirilemeyeceğini vurgulayarak, “Türkiye’nin terörsüz bir geleceğe ulaşabilmesi için güvenlik önlemlerinin yanında sosyal adalet, ekonomik kalkınma, hukukun üstünlüğü ve demokratikleşme alanlarında da bütüncül politikaların sürdürülmesi gerekir” dedi.
Tarihsel arka plan ve dönüşüm
Avşar, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde merkeziyetçi politikaların toplumsal kopukluklara zemin hazırladığını, 20. yüzyılın ikinci yarısında ise ideolojik kutuplaşmaların ve PKK terörünün güvenlik gündeminin merkezine yerleştiğini hatırlattı. 1980 sonrası yoğun askerî operasyonların kısa vadede başarı getirse de, sorunun köklü nedenlerini ortadan kaldırmaya yetmediğini kaydetti.
-
yüzyılda terörün niteliğinin değiştiğine dikkat çeken Avşar, “Artık terör sadece fiziki saldırılarla sınırlı değil; siber tehditler, psikolojik operasyonlar, dezenformasyon ve sosyal medya üzerinden yürütülen faaliyetler de mücadelenin kapsamını genişletiyor” diye konuştu.
Çok boyutlu mücadele
Türkiye’nin bu yeni tehditlere karşı güvenlik politikalarını sosyal, ekonomik ve kültürel adımlarla entegre ettiğini belirten Avşar, TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun da bu iradenin kurumsal bir yansıması olduğunu söyledi.
“Türkiye’nin terörle mücadelede başarısı, sadece güvenlik güçlerinin kararlı operasyonları değil; aynı zamanda bölgesel kalkınma projeleri, eğitim imkanlarının artırılması, gençlerin sosyoekonomik desteklenmesi ve demokratikleşme adımları sayesinde mümkün oluyor” diyen Avşar, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygının da toplumsal desteği güçlendirdiğini vurguladı.
Uluslararası boyut
Türkiye’nin sınır ötesi tehditlerle mücadelesinde bölgesel iş birlikleri ve diplomatik girişimlerin belirleyici olduğunu söyleyen Avşar, komşu ülkelerle güvenlik ortaklıkları, istihbarat paylaşımı ve uluslararası platformlardaki iş birliklerinin terörle mücadelede etkinliği artırdığını dile getirdi.
“Kalıcı başarı kapsayıcı yaklaşımla mümkün”
Prof. Dr. Avşar, terörün yeniden üretilmesini engellemek için eğitimde kardeşlik ve demokrasi kültürünün güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin terörle mücadelesinde sona yaklaşıldığını söyleyebiliriz. Ancak bu mücadele sadece zorlayıcı tedbirlerle değil, önleyici ve iyileştirici politikalarla da desteklenmelidir. Toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluk bilinciyle hareket etmesi, kalıcı başarıyı getirecektir.”
Avşar, Türkiye’nin bu çok boyutlu mücadele anlayışı sayesinde hem kendi güvenliğini sağlamada hem de bölgesinde istikrarın teminatı olmada güçlü bir konuma ulaştığını vurguladı.
Prof. Dr. Avşar, terörle mücadelenin sadece güvenlik önlemleriyle değil, sosyal adalet, ekonomik kalkınma ve demokratikleşme gibi alanlarda da bütüncül politikalarla desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş sürecindeki merkeziyetçi politikaların toplumsal kopukluklara zemin hazırladığına dikkat çeken Avşar, terörün artık siber tehditler ve dezenformasyon gibi yeni boyutlar kazandığını belirtti. Türkiye'nin bu tehditlere karşı güvenlik politikalarını sosyal ve ekonomik adımlarla entegre ettiğini ifade eden Avşar, kalıcı başarının ancak toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluk bilinciyle hareket etmesiyle mümkün olacağını söyledi.