Başkent Mimarlık Günleri: Mimarlık Hayatın Kalbi mi? İşte Etkinlikten Notlar!
Ankara'da düzenlenen Başkent Mimarlık Günleri, mimarlığın sadece binalardan ibaret olmadığını, bir milletin hafızası ve hayatının kalbi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz'ın dikkat çekici sözleriyle başlayan etkinlik, mimarların şehirlerin kimliğini geleceğe taşıyan en önemli aktörler olduğunu vurguladı. Peki, bu etkinlikte neler konuşuldu? Hangi konulara dikkat çekildi? Yıkım kültürüne karşı nasıl bir duruş sergilendi? İşte Başkent Mimarlık Günleri'nden öne çıkan detaylar ve mimarlığın toplumsal önemi.
ANKARA-BHA
Ankara Kent Konseyi (AKK) Başkanı Halil İbrahim Yılmaz'da etkinliğe katılarak mimarlığın toplumsal ve kültürel yönüne dikkat çekti. Yılmaz, konuşmasında mimarlığın sadece yapılar değil, bir milletin hafızası olduğunu vurguladı:
“Ben, mimarlığın hayatın kalbi olduğunu anladım. Hayata dair her şeyin mimarlık üzerinden, binalar üzerinden dünyaya şahitlik ettiğini gördüm. Tarihi yapıları mezar taşı gibi görüyorum; çünkü mezar taşları coğrafyayı vatana dönüştürür. Kent belleğini oluşturan mimarlar da bu vatanın ruhunu yaşatan insanlardır.”
Nazım Hikmet’in “İki şey var ancak ölümle unutulur; anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü” sözünü hatırlatan Yılmaz, mimarların şehirlerin kimliğini geleceğe taşıyan en önemli aktörler olduğunun altını çizdi.
“Yıkım kültürüne karşı bir hatırlama eylemi”
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda AKK Çalışma Grupları Direktörü Mimar Oğuzhan Bozdağ, bu yılki temanın “yıkım kültürüne karşı bir direniş” anlamı taşıdığını söyledi.
“Adaptive Reuse yalnızca eski yapıların yeniden işlev kazanması değil; unutmaya karşı bir hatırlama, sahipsizliğe karşı yeniden sahiplenme çağrısıdır,” diyen Bozdağ, kent planlamasının yalnızca fiziksel bir tasarım değil, adaletin mekânsal bir yansıması olduğunu vurguladı.
Bozdağ, modernleşme ile birlikte şehirlerin “metrekare hesabına indirgenmiş yatırım araçlarına” dönüşmesinin kabul edilemez olduğunu ifade ederek şu sözlerle konuşmasını tamamladı:
“Bir kentin planı aslında bir adalet haritasıdır. Kent hukuku, hak ile mekân arasındaki dengeyi kurar. Küresel sermaye rant beklerken biz bu topraklardan bereket beklemeye devam edeceğiz.”
Kent belleğine ışık tutan etkinlik
“Başkent Mimarlık Günleri”, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Mimar Derya Başyılmaz ve Başkan Yardımcısı Mimar Oğuzhan Bozdağ’ın öncülüğünde gerçekleştirildi. Programda mimarların yanı sıra akademisyenler, bürokratlar, yerel yöneticiler ve mimarlık fakültesi öğrencileri de yer aldı.
Etkinlik sergi açılışıyla başladı, duayen mimarların onurlandırıldığı ödül töreniyle sona erdi. İkinci gün yapılan oturumlarda mimarlığın kent kültürü, hukuk, hafıza ve toplumsal boyutları ele alındı.
Başkent Mimarlık Günleri, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi öncülüğünde gerçekleştirildi ve mimarlığın kent kültürü, hukuk, hafıza ve toplumsal boyutları üzerine yoğunlaştı. Etkinlikte, şehirlerin modernleşme ile birlikte 'metrekare hesabına indirgenmiş yatırım araçlarına' dönüşmesinin kabul edilemez olduğu vurgulandı. Katılımcılar, kent planlamasının sadece fiziksel bir tasarım değil, adaletin mekânsal bir yansıması olması gerektiği konusunda hemfikir oldu. 'Adaptive Reuse' kavramı, eski yapıların yeniden işlev kazanmasının yanı sıra unutmaya karşı bir hatırlama ve sahipsizliğe karşı yeniden sahiplenme çağrısı olarak değerlendirildi. Etkinlik, sergi açılışı ve ödül töreni ile sona erdi.