Bodrum Loft, bu yaz sanat dünyasının kalbinin attığı yer olacak! Dünyaca ünlü Almine Rech galerisinin 'I Was Here' sergisi, 10 Temmuz - 31 Ağustos 2025 tarihleri arasında Bodrum Loft'ta sanatseverlerle buluşacak. Altı sanatçının sekiz eseriyle insanın izlerini ve varoluşunu sorgulayan sergi, Selcan Atılgan küratörlüğünde gerçekleşecek. César Baldaccini, Agustín Cárdenas, En Iwamura gibi önemli isimlerin eserleri, Bodrum'un eşsiz atmosferinde unutulmaz bir deneyim sunacak. Sanatla iç içe bir yaz geçirmek isteyenler için kaçırılmaması gereken bir etkinlik!

Bodrum Loft, Atrtsa Danışmanlık iş birliği ile dünyaca ünlü galerilerden biri olan Almine Rech galerinin I Was Here sergisine ev sahipliği yapacak. 6 sanatçı 8 eser ile 10 Temmuz – 31 Ağustos 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek olan sergi, ziyaretçilerine doğayla iç içe, dünya standartlarında bir sanat deneyimi sunacak.

Bodrum’un saklı cennetlerinden Demirbükü Koyu’nda yer alan Bodrum Loft, doğayla uyumlu modern mimarisi, rafine lezzetleri ve kendine özgü atmosferiyle fark yaratarak her sezon olduğu gibi bu yıl da uluslararası sanat dünyasını bir araya getiriyor.

Geçtiğimiz yıllarda Artsa Consultancy iş birliği ile KÖNIG Galerie, Perrotin ve Thaddaeus Ropac gibi dünyaca ünlü galeriye ev sahipliği yapan Bodrum Loft, bu yaz Paris, Brüksel, Londra, New York, Monako ve Şanghay’da galerileri bulunan Almine Rech’in Türkiye’de sergileyeceği ilk sergisi olan ‘I Was Here’ sergisini ağırlıyor. ‘I Was Here’ sergisi, insanın bıraktığı izleri ve var olma halini hatırlatmayı amaçlayarak bizden sonra da varlığını sürdüren ve arkasında izler bırakan an’lara odaklanıyor.

I WAS HERE (BURADAYDIM)

Artsa Danışmanlık kurucusu Selcan Atılgan’ın kuratörlüğünde hazırlanan “I Was Here” sergisi, 6 sanatçı 8 eser ile 10 Temmuz – 31 Ağustos 2025 tarihleri arasında Türkiye’deki ilk sergisini Bodrum Loft’ta gerçekleştirecek. Birbirinden değerli César Baldaccini, Agustín Cárdenas, En Iwamura, Ryan Schneider, Tia-Thuy Nguyen, Alejandro Cardenas gibi sanatçıları bir araya getirecek olan ‘I Was Here’ sergisi, bizden sonra da varlığını sürdüren ve arkasında izler bırakan an’lara odaklanıyor. Bir nefes, bir dokunuş, anda kalan bir varoluş üzerinden şekillenen sergi, dokunulan yüzeyde kalan bir parmak izi ya da bir kalpte bırakılan bir hatıra gibi ‘Ben Buradaydım, Unutma’ cümlesiyle hiçbir şey talep etmeden yalnızca fark edilme üzerinden kendini tanımlıyor.

SANATÇILAR HAKKINDA

Gündelik nesneleri büyük ölçekli heykellere dönüştürmesiyle tanınan César Baldaccini, sergide ikonik Pouce eseriyle yer alıyor. Kendi başparmağının dev bir heykel versiyonu olan bu eser, sıradan bir hareketi hem kişisel hem de etkileyici bir forma dönüştürüyor. Nouveau Réalisme akımının önde gelen sanatçılarından César’ın eserleri hem hatıralarımızı temsil ediyor hem de hafızalarımızda bir yer edinmeyi amaçlıyor.

Agustín Cárdenas, Havana’da başladığı sanat eğitimini, figüratif ve akademik geleneğe başkaldıran 11’ler Grubu’na katılarak tamamladı. Ahşap, bronz ve mermerle geliştirdiği heykel dili; akıcı soyutlamayı, sembolik figürlerle buluşturuyor. Kabukları, totemleri veya geçitleri andıran formları; sezgisel, duyusal ve adeta masalsı bir anı çağrıştırıyor. Cárdenas’ın eserlerinde varoluş, sanki zamanın kıyısında duruyor: yarı siluet, yarı ruhla şekilleniyor.

Alejandro Cardenas, insanı andıran figürlerle insanın ötesinde bir varoluş hali kuruyor. Tasarım ve sanat geçmişi, işlerine büyülü gerçekçilik, sürrealizm ve sade bir grafik dil katıyor. Desenli ve meçhul figürleri, beden dilleriyle duygu aktarıyor; soğuk görünen mekânlarda bile izleyicide derin bir düşünce alanı açıyor. Her bir figür, mekânda kaldığı izlenimi veren daha büyük bir varlığın parçasını andırıyor.

En Iwamura, Japon felsefesinden, özellikle de varlık ile yokluğun arasındaki boşluk anlamına gelen ‘Ma’ kavramından esinleniyor. Heykelleri ritüel, mizah ve belirsizliği bir arada barındırıyor. İsmi Neo Jomon: Yeraltının Prensi olan bu eser, hem bir koruyucu hem de bir ruh gibidir; mekâna tepki veren bir diyaloğun içinde var olur. Bu formlar, çevreyle bütünleşen bir mekânsal deneyim yaratıyor; sözle değil, duruşları ve ağırlıklarıyla ifade buluyor.

Tia-Thuy Nguyen’in eserleri, ölü bir meşe ağaçları kumaşla kaplayarak onlara yeni bir hayat ve anlam kazandırıyor. Sanatçının üretiminde Budist felsefe, Enerjinin Korunumu Yasası ve pürüzsüz şefkatli bir dönüşüm arzusu öne çıkıyor. Koruma ve yeniden üretme yoluyla, annelik ve manevi emek de sanatının bir parçası haline geliyor. Nguyen’in eseri, yaşamla ölüm arasında asılı kalmış bir nefes gibidir; kaybolanla kalanı birleştirir.

Ryan Schneider’in figürleri, güçlü duruşlarıyla hem içsel bir sorgulamayı hem de bir varlık ifadesini temsil ediyor. Bu heykeller, canlı çizgileriyle efsaneyi andıran bir atmosfer kuruyor ve duyguları görünür kılıyor. Kültürel ritüelleri hatırlatan Yükselen Tanrılar, geçmişe ait bir kalıntı olarak değil, yaşayan ve bedene bürünmüş bir varlık olarak karşımıza çıkıyor. Hikâye anlatmak yerine, hikâyeyi bizzat taşıyor.

'I Was Here' sergisi, insanın varoluşunu ve bıraktığı izleri sorgulayan, düşündürücü bir sanat deneyimi sunuyor. Bodrum Loft'un ev sahipliğinde gerçekleşecek sergide, farklı disiplinlerden sanatçıların eserleri bir araya geliyor. César Baldaccini'nin ikonik Pouce eseri, Agustín Cárdenas'ın soyut heykelleri, En Iwamura'nın Japon felsefesinden ilham alan çalışmaları gibi birçok önemli eser sergileniyor. Sergi, insanın doğayla, sanatla ve kendi iç dünyasıyla kurduğu ilişkiyi derinlemesine inceleme fırsatı sunarken, Bodrum Loft'un eşsiz atmosferi bu deneyimi daha da özel kılıyor.