Garanti BBVA ve Türkiye Bilişim Vakfı iş birliğiyle hazırlanan 'Sanayide Su Verimliliği' raporu, Türkiye'deki su tüketiminin en yoğun olduğu gıda, tekstil ve kağıt sektörlerini detaylı bir şekilde inceliyor. Rapor, suyun sürdürülebilir yönetiminin rekabet gücüyle doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayarak, sektörlerin bu konudaki farkındalığının artması gerektiğini belirtiyor. Türkiye'nin 25 havzasının su potansiyelini ve bu sektörlerin bölgesel dağılımlarını analiz eden çalışma, su stresi yaşayan bölgelerdeki üretim risklerine dikkat çekiyor. Cemal Onaran'ın değerlendirmeleriyle birlikte, suyun sadece çevresel bir zorunluluk değil, ekonomik dayanıklılığın da temeli olduğu bir kez daha vurgulanıyor. Peki, bu kritik araştırma sektörler için ne gibi çözümler sunuyor?

Garanti BBVA ve Türkiye Bilişim Vakfı’nın Başlangıç Noktası platformu iş birliğiyle gerçekleştirilen araştırma kapsamında akademisyenlerce hazırlanan “Sanayide Su Verimliliği” raporu, gıda, tekstil ve kâğıt sektörlerinde su kullanım verilerini, verimlilik potansiyelini ve sürdürülebilir finansman modellerini ortaya koyuyor.

Garanti BBVA’nın Türkiye Bilişim Vakfı’nın Başlangıç Noktası platformu iş birliğiyle hayata geçirdiği “Sanayide Su Verimliliği” araştırması, Türkiye’de su tüketiminin en yoğun olduğu üç ana sektörü –gıda, tekstil ve kâğıt üretimi– mercek altına aldı. Çalışma, hem Türkiye’nin 25 havzasının su potansiyelini hem de bu sektörlerin bölgesel dağılımlarını analiz ederek, su stresi yaşayan bölgelerdeki üretim risklerini ortaya koyuyor.

Rapor, suyun sürdürülebilir yönetimi ile rekabet gücü arasında doğrudan bir ilişki olduğunu gösteriyor. Sektörlerin büyük kısmı suyun kritik öneminin farkında olsa da, yatırımlar henüz potansiyel seviyeye ulaşmış değil.

Araştırmanın tamamına linkten ulaşabilirsiniz.

Sürdürülebilir su yönetimi ile rekabet gücü arasında doğrudan bir ilişki var

Araştırma bulgularına göre, imalat sektöründe kullanılan suyun %88’i doğrudan üretim sürecinde, proses suyu olarak kullanılıyor. Bu oran, suyun yalnızca yardımcı bir kaynak değil, üretimin temel girdilerinden biri olduğunu ortaya koyuyor.
Buna karşın, sektörlerin büyük kısmı suyun kritik öneminin farkında olmasına rağmen, yatırımlar henüz potansiyel seviyesine ulaşmış değil.

Türkiye’de gıda endüstrisinin %30’u, tekstil sektörünün %40’ı ve kâğıt endüstrisinin %7’si su kıtlığı çeken havzalarda faaliyet gösteriyor. Bu oranlar, sanayi üretiminin su stresi altındaki bölgelerde yoğunlaşmaya başladığını gösteriyor.

Veriler, su verimliliğinde dönüşümün kaçınılmaz olduğuna işaret ediyor

Türkiye genelinde soğutma suyu hariç deşarj edilen atıksu oranı %93’ün üzerinde.
Bu oran, üretim süreçlerinde kullanılan suyun neredeyse tamamının geri dönüşüme kazandırılmadan sistemden çıktığı anlamına geliyor.
Su kıtlığı riski açısından Marmara ve Küçük Menderes havzaları nüfus yoğunluğu ve büyüme hızı bakımından en hassas bölgeler olarak öne çıkıyor.

İmalat sanayisi toplam su çekiminin yaklaşık üçte birini oluşturuyor

Araştırma ayrıca, imalat sanayisinin toplam su çekiminin yaklaşık %13’ünü oluşturduğunu, buna rağmen su verimliliği odaklı teknolojik yatırımların sınırlı kaldığını ortaya koyuyor.
Endüstriyel tesislerin önemli bir kısmı hâlâ geri kazanım sistemlerini yalnızca yasal zorunluluklar çerçevesinde uyguluyor. Ancak proses sularının arıtma ve filtrasyon sonrası tekrar kullanımı ile su maliyetinin düşürülebileceği ve verimliliği artıracağı vurgulanıyor.

Cemal Onaran: “Su, sadece çevresel bir zorunluluk değil ekonomik dayanıklılığın da temeli”

Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Cemal Onaran, araştırmayla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “Sanayi üretiminde suyun doğru yönetimi, sadece çevresel bir zorunluluk değil; ekonomik dayanıklılığın da temelini oluşturmakta. ‘Sanayide Su Verimliliği’ Araştırması, su verimliliğinin işletmelerin rekabet gücüyle doğrudan bağlantılı olduğunu açık biçimde ortaya koyuyor. Sanayide dönüşümün merkezinde enerji kadar suyun da yer aldığı bu dönemde, farkındalığı artırmak ve somut çözümler geliştirmek büyük bir önem taşıyor. Su kaynaklarımızın sürdürülebilir yönetimi odağımızdaki konulardan biri. Müşterilerimizin su verimliliği yatırımlarını yenilikçi sürdürülebilir finansman modellerimiz ile destekliyoruz. Deniz ekosisteminin korunmasına katkı sunduğumuz Mavi Nefes projesiyle, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi konusunda bilim, sivil toplum ve teknolojiyi bir araya getiriyoruz. Müsilajla mücadeleden su altı ekosisteminin iyileştirilmesine uzanan bu proje, suyun yalnızca endüstride değil, tüm yaşam döngüsünde korunması gerektiğini hatırlatıyor. Nihai amacımız, işletmelerin ve bireylerin bu alandaki dönüşümünü hem bilgi hem finansal destekle hızlandırmak.”

Garanti BBVA'nın desteklediği 'Sanayide Su Verimliliği' araştırması, Türkiye'deki gıda, tekstil ve kağıt sektörlerinin su kullanım alışkanlıklarını ve verimlilik potansiyellerini ortaya koyuyor. İmalat sanayisinde kullanılan suyun %88'inin doğrudan üretim sürecinde kullanıldığı, ancak geri dönüşüm oranlarının düşük olduğu belirtiliyor. Marmara ve Küçük Menderes havzalarının su kıtlığı açısından en hassas bölgeler olduğu vurgulanırken, su verimliliği odaklı teknolojik yatırımların artırılması gerektiği belirtiliyor. Araştırma, işletmelerin su maliyetlerini düşürmek ve verimliliği artırmak için proses sularının arıtma ve filtrasyon sonrası tekrar kullanımının önemine dikkat çekiyor.