MAN'dan Türkiye'ye Dev Yatırım: Ankara'da Elektrikli Otobüs Dönemi Başlıyor!
MAN Truck & Bus, çevre dostu ulaşım çözümlerine yaptığı yatırımlarla adından söz ettirmeye devam ediyor. Ankara'daki üretim tesisinde elektrikli otobüs üretimine başlama kararı, şirketin sürdürülebilirlik vizyonunun somut bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Bu önemli adım, Türkiye'nin otomotiv sektöründe elektrikli araçlara geçiş sürecine de büyük katkı sağlayacak. Peki, MAN'ın bu stratejik hamlesinin ardında yatan sebepler neler? Ankara'daki tesis, bu dönüşüm için nasıl hazırlandı? İşte detaylar...
MAN Truck & Bus, sürdürülebilir ulaşım çözümleri sunma yolunda önemli bir dönüşüm sürecine imza atıyor.
Sürdürülebilir mobilite alanında yıllardır öncü bir rol üstlenen MAN Truck & Bus, tüm araç portföyü için net bir sıfır emisyon stratejisini kararlılıkla uyguluyor. İlk elektrikli alçak girişli otobüslerini yollara çıkaran MAN‘ın, şehir içi otobüs teslimatlarının %70’i artık elektrikli modellerden oluşuyor.
“Ankara’daki MAN tesisi dönüşümünün önemli bir parçası”
MAN Truck & Bus Otobüs Birimi Başkanı Barbaros Oktay, odak noktalarının geleceğin teknolojileri olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Elektrikli tahrik sistemi, yerel sıfır emisyonlu mobiliteye geçişte en verimli sistem. Bu teknoloji artık olgunlaşmış durumda. Enerji ve CO2 dengesi de oldukça iyi, üstelik düşük enerji maliyetleriyle de dikkat çekiyor. İklim dostu mobiliteye geçmek için CO2 emisyonlarını önemli ölçüde azaltmalı ve yenilikçi eMobilite teknolojimizi yollara çıkarmalıyız. Amacımız, ürünlerimizi CO2 nötr şekilde üretmek. Güney Afrika’daki tesisimizde bu hedefe ulaştık, Ankara’da ise en geç 2030 yılına kadar bunu gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
Otobüslerimizi tamamen elektrikliye geçirebilmek ve e-otobüslere olan yüksek talebi karşılayabilmek için de üretim tesislerimizi yeniden yapılandırmaya başladık. Bu kapsamda, Ankara’daki üretim tesisimizi ve çalışanlarımızı buna göre hazırladık ve fabrikayı kademeli olarak eMobilite’ye geçirdik. Ankara’daki bu yeniden yapılanma ve atılan adımlar, MAN’ın sürdürülebilir geleceğe doğru dönüşüm sürecinin ayrılmaz parçalarını oluşturuyor.”
“Otobüslerin tüm geliştirme faaliyetlerini Ankara’da yürütüyoruz“
MAN Ürün Geliştirmeden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Frederik Zohm ise Ankara’daki çalışmalara ilişkin şunları kaydetti:
“2018/2019 yıllarında Ankara’daki otobüs geliştirme merkezini kurma ve burayı MAN’ın Ar-Ge dönüşümünün bir parçası olarak uluslararası bir araştırma ve geliştirme ağı haline getirme kararı aldık. Bugün Ankara’daki yeni Ürün Geliştirme Merkezi (PDC), otobüslerin tüm geliştirme faaliyetlerini, dokümantasyon çalışmalarını, prototiplemeyi ve proje yönetimini yürütüyor. Artık eCoach modeline ilişkin çalışmalarda burada gerçekleştiriliyor. Bu başarı Münih, Türkiye, Polonya ve Güney Afrika’daki otobüs çalışanlarımızdan oluşan uluslararası bir ekibin yüksek yetkinliği ve özverili çalışması sayesinde mümkün oldu.”
MAN Türkiye, neredeyse 60 yıllık başarı hikayesi
Şirketin Türkiye’deki tarihi, MAN Türkiye A.Ş.‘nin, 1966 yılında Almanya dışındaki ilk MAN üretim tesisi olarak kurulmasıyla başladı. Bugün toplam 317.000 metrekarelik alanda faaliyet gösteren yaklaşık 4.700 kişiyi istihdam sağlıyor. MAN ve NEOPLAN markalarının şehir içi, şehirlerarası ve turizm segmentindeki otobüsleri burada geliştiriliyor ve üretiliyor. Bu tesis, aynı zamanda MAN’ın en büyük otobüs üretim merkezi konumunda bulunuyor
Otobüs alanında yeniliklere yön veren MAN, Ankara‘da yalnızca MAN Lion’s City E modellerini değil, aynı zamanda elektrikli şehirlerarası otobüsler ve yeni MAN Lion’s Coach E’yi de üretmeyi planlıyor. 2025 yılının ortasından itibaren Lion’s City E ailesinin elektrikli şehir içi ve şehirlerarası otobüslerinin üretimine Ankara’da başlamayı planlayan MAN, eCoach üretimine ise 2026 yılında başlamayı öngörüyor.
Geleceğin teknolojileri Ankara’da geliştiriliyor
Geliştirme faaliyetlerini Türkiye’deki yeni Ürün Geliştirme Merkezi (PDC) çatısı altında toplayan MAN, Ekim ayından bu yana yaklaşık 830 çalışan ile burada geleceğin yenilikleri üzerinde çalışıyor. Son dört yılda inşası için toplamda 41 milyon Euro yatırım yapılan PDC, 300.000 metrekarelik alanda; 1,4 kilometrelik bir test pisti, test rampası, atölyeler, ambarlar, Ar-Ge ofisi, laboratuvar ve müşteriye özel taleplerin hayata geçirildiği bir otobüs modifikasyon merkezi barındırıyor.
MAN elektrikli otobüs alanında yeniliklere yön veriyor
Nürnberg’de eTrucks ve eBus’lar için batarya paketlerinin üretildiği batarya fabrikasının yanı sıra üç otobüs üretim tesisine de sahip olan MAN, elektromobilite alanında güçlü bir konuma sahip. Polonya‘daki Starachowice tesisi, elektrikli şehir içi otobüslerde bir yetkinlik merkezi olarak öne çıkarken; Güney Afrika’da da kıtanın ilk e-otobüs teslimatları başarıyla gerçekleştirilmiş durumda.
Elektrifikasyonla birlikte sürdürülebilir üretime odaklanıyor
MAN, iklim koruma hedeflerine ulaşmak için yalnızca araç filosunun elektrifikasyonuna değil, aynı zamanda sürdürülebilir üretime de odaklanıyor. Bu kapsamda üretim tesislerinin enerji kaynakları, yenilenebilir elektrik ve ısı enerjisine dönüştürülüyor. Yenilenebilir enerjinin dışarıdan temin edilmesinin yanı sıra, Güney Afrika ve Ankara’da olduğu gibi güneş enerjisi panelleri de kurularak bu dönüşüm destekleniyor.
Ayrıca, e-otobüs üretimini genişleten MAN, 2050 yılına kadar sera gazı nötr bir şirket olma hedefi doğrultusunda önemli bir adım daha atıyor. Bu yolda müşterileri ve iş ortaklarıyla birlikte sürdürülebilir mobiliteyi destekleyen şirket, uluslararası iklim koruma hedeflerine tam anlamıyla bağlı kalıyor.
MAN Truck & Bus'ın Ankara'da elektrikli otobüs üretimine başlaması, şirketin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma yolunda attığı kritik bir adımdır. Tesisin kademeli olarak eMobilite'ye geçirilmesi, üretim süreçlerinin CO2 nötr hale getirilmesi ve yeni Ürün Geliştirme Merkezi'nin (PDC) kurulması, MAN'ın geleceğe yönelik vizyonunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu yatırım, Türkiye'nin otomotiv sektörüne önemli katkılar sağlarken, aynı zamanda çevre dostu ulaşımın yaygınlaşmasına da öncülük edecektir. MAN'ın bu stratejik hamlesi, sürdürülebilir bir geleceğe doğru atılan cesur bir adım olarak değerlendirilebilir.