Doğuş Otomotiv, otomotiv sektöründeki 30 yılı aşkın deneyimiyle Türkiye'nin önde gelen temsilcilerinden biri olarak dikkat çekiyor. Volkswagen AG ile yapılan yeni anlaşma, şirketin uluslararası arenadaki varlığını güçlendirecek önemli bir adım. Bu iş birliği, sadece ticari bir anlaşma olmanın ötesinde, Türk otomotiv sektörüne duyulan güvenin bir göstergesi olarak da değerlendiriliyor. Doğuş Otomotiv'in Irak ve Azerbaycan'daki Volkswagen operasyonlarını üstlenmesi, şirketin bölgedeki büyüme hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayacak. Peki, bu stratejik ortaklık Doğuş Otomotiv için neler ifade ediyor ve bölgedeki otomotiv pazarını nasıl etkileyecek?

Otomotiv sektöründe 30 yılı aşkın tecrübesiyle Türkiye’nin lider temsilcilerinden biri olan Doğuş Otomotiv, Volkswagen AG ile imzaladığı distribütörlük niyet mektubuyla gücünü bölgesel pazarlara taşıyor. Bu adım aynı zamanda Volkswagen AG ile uzun yıllara; karşılıklı güvene, iş birliğine ve hem profesyonel hem de kişisel düzeyde kurulmuş güçlü ilişkilere dayanan ortaklığın doğal bir devamı niteliğinde.

Irak ve Azerbaycan’da Volkswagen Binek Araç markasının satış ve satış sonrası faaliyetlerini üstlenmeye hazırlanan Doğuş Otomotiv, Volkswagen AG ile olan stratejik ortaklığını bir adım ileriye taşıyor. Güçlü kurumsal altyapısı, finansal iştirakleri ve müşteri odaklı hizmet anlayışıyla bölgedeki operasyonlarda sürdürülebilir büyümeyi hedefliyor.

Doğuş Otomotiv, Volkswagen AG ile imzaladığı distribütörlük niyet mektubuyla, Irak ve Azerbaycan pazarlarında Volkswagen Binek Araç markasının satış ve satış sonrası operasyonlarını yürütmeye yönelik fizibilite çalışmalarına başladı. Bu yeni adım, yalnızca Doğuş Otomotiv’in yeni pazarlara açılımını değil; aynı zamanda Volkswagen AG ile yıllardır süregelen iş birliğinin daha da pekiştiğini gösteriyor. Volkswagen AG’nin Doğuş Otomotiv’i bu pazarlarda çözüm ve kader ortağı olarak konumlandırması, operasyonel güvenin yanında stratejik uyumun da göstergesi. İş birliğinin temelinde distribütör-üretici ilişkisinden ziyade, ortak vizyon anlayışıyla şekillenmiş, çok katmanlı ve sürdürülebilir bir bağ yer alıyor.

30 yılı aşkın sektör deneyimi, kurumsal yönetişim alanındaki mükemmeliyet anlayışı, sürdürülebilir büyüme stratejisi, müşteri odaklı yaklaşımı ve Volkswagen Doğuş Finans’ın taşıt, stok finansmanı ve sigorta hizmetleriyle desteklediği güçlü finansal altyapısıyla Doğuş Otomotiv, bu yeni iş birliği sayesinde Volkswagen Grubu’nun Orta Doğu ve Kafkasya’daki varlığını daha da güçlendirmeyi hedefliyor.

Volkswagen AG’nin bu pazarlarda temsil sorumluluğunu Doğuş Otomotiv’e devretmesi; yalnızca geçmişteki başarılı iş sonuçlarının değil, aynı zamanda iki grup arasında yıllara dayanan karşılıklı güvenin ve ortak vizyonun güçlü bir yansıması olarak öne çıkıyor.

Konuyla ilgili açıklamada bulunan Doğuş Otomotiv İcra Kurulu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu, “Volkswagen AG ile imzaladığımız bu niyet mektubu, sadece bir ticari anlaşma değil; aynı zamanda Türk otomotiv profesyonellerine duyulan güvenin de güçlü bir ifadesidir. Doğuş Otomotiv olarak, Türkiye’de kazandığımız 30 yılı aşkın kurumsal deneyim, insan kaynağımız ve finansal gücümüzü şimdi Irak ve Azerbaycan pazarlarına taşıyoruz. Volkswagen Grubu’nun bu iki pazardaki stratejik yapılanmasında çözüm ortağı hatta bir yol arkadaşı olarak görülmek, bizim için son derece önemli ve mutluluk verici. Bu gelişmenin, yıllar içinde kurduğumuz ortak değerlere ve karşılıklı güvene dayanan ilişkimizi taçlandıracağına inanıyoruz. Bu yeni sorumlulukla, hem Volkswagen Grubu’yla olan ilişkilerimiz perçinlenecek hem de Doğuş Otomotiv’in uluslararası arenadaki etkinliği artacaktır”. dedi.

Doğuş Otomotiv'in Volkswagen AG ile imzaladığı niyet mektubu, şirketin Irak ve Azerbaycan'da Volkswagen Binek Araç markasının satış ve satış sonrası faaliyetlerini üstlenmesini sağlıyor. Bu anlaşma, Doğuş Otomotiv'in güçlü kurumsal yapısı, finansal altyapısı ve müşteri odaklı yaklaşımıyla bölgedeki operasyonlarda sürdürülebilir büyümeyi hedeflediğini gösteriyor. Aynı zamanda Volkswagen AG ile uzun yıllara dayanan iş birliğinin ve karşılıklı güvenin bir sonucu olarak öne çıkıyor. Ali Bilaloğlu'nun açıklamalarına göre, bu anlaşma sadece ticari bir anlaşma değil, aynı zamanda Türk otomotiv profesyonellerine duyulan güvenin bir ifadesi.