Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın merakla beklenen Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verileri nihayet yayınlandı. Temmuz ayına ait bu kritik veriler, Türkiye ekonomisinin dış dünya ile olan finansal ilişkilerini gözler önüne seriyor. Rezerv varlıklardaki rekor artış dikkat çekerken, UYP'deki genel tablo ekonomistler tarafından yakından inceleniyor. Bu veriler, gelecekteki ekonomik politikaların belirlenmesinde önemli bir rol oynayacak. Piyasalar şimdi TCMB'nin bir sonraki adımlarını tahmin etmeye çalışıyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Temmuz ayına ilişkin Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerini açıkladı.

Türkiye’nin net UYP’si -343,9 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Yurt dışı varlıklar bir önceki ay sonuna göre yüzde 4,2 artarak 378,4 milyar ABD dolarına, yükümlülükler ise yüzde 3,4 yükselerek 722,3 milyar ABD dolarına ulaştı.

Rezerv varlıklar, 19,3 milyar ABD doları artışla 169,2 milyar ABD dolarına ulaşarak tarihi zirveyi gördü.

Açıklanan verilere göre varlık kalemlerinde doğrudan yatırımlar yüzde 1,1 artarak 70,6 milyar ABD doları, diğer yatırımlar yüzde 3,6 azalarak 134,3 milyar ABD doları oldu.

Bankaların YP efektif ve mevduat varlıkları yüzde 13,2 gerileyerek 40,9 milyar ABD dolarına indi.Yükümlülüklerde doğrudan yatırımlar BIST 100 endeksindeki artışın etkisiyle yüzde 6,0 yükselerek 220,5 milyar ABD doları, portföy yatırımları yüzde 7,8 artarak 125,8 milyar ABD doları, diğer yatırımlar yüzde 0,7 yükselerek 375,9 milyar ABD doları oldu.

Bu arada Hükümet’in yurt dışı tahvil yükümlülükleri yüzde 6,3 artarak 44,4 milyar ABD dolarına ulaştı.

TCMB'nin açıkladığı UYP verilerine göre, Türkiye'nin net UYP'si -343,9 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Yurt dışı varlıklar artış gösterirken, yükümlülükler de yükseldi. Rezerv varlıklardaki önemli artışla birlikte 169,2 milyar ABD dolarına ulaşıldı, bu da tarihi bir zirve anlamına geliyor. Varlık kalemlerinde doğrudan yatırımlar artarken, bankaların YP efektif ve mevduat varlıklarında gerileme yaşandı. Hükümetin yurt dışı tahvil yükümlülüklerinde de artış gözlemlendi. Bu veriler, Türkiye ekonomisinin dış finansman yapısını ve kırılganlıklarını anlamak açısından büyük önem taşıyor.