Türkiye, kripto para piyasasında önemli bir dönüm noktasında. Yeni yasa değişiklikleri ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) düzenlemeleriyle net bir hukuki zemin oluşturuluyor. Küresel kripto platformları Türkiye'ye yatırım yapmaya hazırlanırken, uyum çabalarının desteklenmesi büyük önem taşıyor. T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın kararlılığı ve sektör temsilcilerinin iş birliğiyle Türkiye, dijital finansın bölgesel merkezi olma potansiyelini taşıyor. Yatırımcı dostu bir yaklaşımla bu süreç yönetilirse, Türkiye küresel ölçekte cazibe merkezi haline gelebilir. Bu dönüşüm, ülkeye teknoloji transferi, istihdam ve döviz girişi sağlayarak ekonomik büyümeye katkıda bulunacaktır.

Küresel kripto varlık platformları Türkiye’ye yatırım yapmak üzere somut adımlar atarken, uyum çabalarının dikkatle değerlendirilmesi ve kurumlar arası stratejik eşgüdüm, Türkiye’yi dijital finansın bölgesel merkezi yapma hedefinde önemli bir rol oynayabilir.

Türkiye, dijital varlıklar ve blokzincir tabanlı finansal teknolojiler alanında son yıllarda önemli adımlar attı. 2024 yılı itibarıyla yürürlüğe giren yasa değişiklikleriyle birlikte, kripto varlık hizmet sağlayıcıları (KVHS) için net bir hukuki zemin oluşturulmuş durumda. Bu çerçevenin detayları ise, 13 Mart 2025 tarihinde Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yayımlanan İkincil Düzenlemeler ile daha da somut hale geldi. Söz konusu düzenlemeler, lisanslama süreçlerinden sermaye yeterliliğine, bilgi sistemleri altyapısından yönetişim standartlarına kadar birçok alanda kapsamlı ve teknik yükümlülükler getirdi. Mevzuat altyapısının güçlendirilmiş olması son derece sevindirici olmakla birlikte, bu düzenlemelerin uygulama sürecinde yatırımcı dostu bir yaklaşım benimsenmesi, Türkiye’nin küresel ölçekteki cazibesini daha da artıracaktır.

Birçok ülke (Örnek; Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur, Hong Kong) kripto varlık regülasyonlarını netleştirerek yatırım çekme yarışında avantaj sağlamıştır. Türkiye’nin bu yarışta geri kalmaması, düzenleyici netliği yatırım dostu yaklaşımla birleştirmesine bağlıdır. Aksi halde küresel platformlar, bölgesel merkez olarak başka ülkeleri tercih edebilecektir.

Bu noktada T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kararlılığı da dikkat çekmektedir. T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 16 Nisan 2025 tarihinde yaptığı açıklamalarda, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının finansal sistemin bir parçası olarak sorumluluk üstlenmesi gerektiği net bir şekilde ortaya konmuştur. Şimşek’in vurguladığı üzere, bu kuruluşlar artık bankalar ve aracı kurumlarla aynı düzeyde yükümlülüklere tabidir; uyum programı hazırlamaları, uyum görevlisi atamaları ve müşteri işlemlerini etkin biçimde izlemeleri beklenmektedir. Bu yaklaşım, hem finansal sistemin güvenliğini artırmakta hem de Türkiye’nin uluslararası yatırımcılar nezdinde güvenilir bir pazar olarak algılanmasını pekiştirmektedir.

Uyum İradesi Gösteren Platformlar Stratejik İş Ortağı Olarak Görülmeli

Kripto Varlık Derneği (KRİPTODER) Başkanı Şenol Vatansever, konuyla ilgili değerlendirmesinde şu görüşlere yer veriyor:

“Bugün birçok küresel kripto platformu Türkiye’ye yatırım yapmak, burada şirketleşerek lisanslı ve yasal bir şekilde faaliyet göstermek istiyor. Bu platformların bazıları geçmişte erişim engeliyle karşı karşıya kaldı; ancak artık Türk mevzuatına uyum sağlamak adına ciddi adımlar atıyorlar. Türk Lirası ile işlemleri durdurmaları, Türkçe dil seçeneğini kaldırmaları ve reklam-tanıtım faaliyetlerini sonlandırmaları, bu iradenin açık göstergesi. Bu iyi niyetli adımların ülkemiz adına stratejik fırsata dönüşebileceğini düşünüyoruz.”

Bugün birçok küresel kripto borsası Türkiye pazarına girmeyi hedeflemekte ya da aktif olarak giriş sürecine yönelik adımlar atmaktadır. Lisans başvurularına hazırlık yapan, Türkiye’de şirketleşmeyi planlayan bu aktörler, ülkemizdeki dijital dönüşüm sürecini fırsat olarak görmekte ve stratejik yatırımları değerlendirmektedir. Bu süreç, Türkiye’ye teknoloji transferi ve küresel likidite erişimi açısından önemli katkılar sağlayabilir.

Türkiye’ye yatırım yapmayı planlayan global kripto platformlarının lisanslı faaliyet göstermesi, yalnızca teknoloji değil aynı zamanda döviz girişi açısından da stratejik bir fırsattır. Bu yatırımlar; veri merkezleri, istihdam, altyapı yatırımı ve servis ihracatı gibi alanlarda cari açığı azaltıcı etkiler yaratabilir.

Bu platformlar yalnızca dijital varlık alım satımı yapmıyor; aynı zamanda teknoloji transferi, istihdam, dijital güvenlik altyapısı ve küresel finansal erişim gibi alanlarda da önemli katkılar sunma potansiyeline sahip. Birçok ülkenin bu tarz aktörleri kendi sınırlarına çekmek için ciddi çaba gösterdiği bir dönemde, Türkiye’nin yatırımcı dostu duruşunu güçlendirmesi; sürdürülebilir ve nitelikli sermaye girişini destekleyecektir.

Kripto varlık sektöründe faaliyet gösteren platformlar, sadece mühendislik ve yazılım ekipleriyle değil; hukuk, uyum, pazarlama ve müşteri destek birimleriyle de nitelikli istihdam sağlamaktadır. Bu alanlardaki iş gücü oluşumu, genç ve dijital okuryazar nüfusun istihdam edilmesi açısından stratejik fırsatlar yaratmaktadır.

SPK’nın Karar Süreci Ekosistemi Şekillendiriyor

SPK’nın özellikle geçici nitelikteki erişim tedbirlerini güncel gelişmeler ve somut uyum adımları çerçevesinde değerlendirmesi; uyum iradesi ortaya koyan platformlara yönelik yapıcı bir yaklaşım geliştirmesi, ekosistemin dengeli büyümesi açısından önemli katkılar sağlayabilir.

Şenol Vatansever, “Sebep ortadan kalkmışsa, hukuki engelin devam etmesi de yeniden değerlendirilebilir hale geliyor. SPK’nın hem koruyucu hem de gelişimi teşvik edici bir bakış açısını birlikte yansıtması, Türkiye’ye olan yatırım ilgisini daha da artırabilir,” ifadelerini kullandı.

Vatansever’in dikkat çektiği bir diğer önemli husus ise, yalnızca yurt dışındaki platformlar değil, SPK’nın “Faaliyette Bulunanlar Listesi”nde yer alan bazı yerli ve küresel platformların da mevcut düzenleme yükümlülükleri nedeniyle faaliyetlerini gözden geçirdiği yönünde:

“Bugün gelinen noktada, faaliyette bulunan bazı büyük kripto borsalarının dahi tasfiyeyi ciddi şekilde değerlendirmeye başladığını görüyoruz. Ve bu sayı hiç de azımsanacak seviyede değil. Bu tablo, sistemin sürdürülebilirliği açısından dengeli ve öngörülebilir uygulamalara olan ihtiyacı ortaya koyuyor.”

Özellikle Haziran 2025 sonrası yürürlüğe girecek teknik ve kurumsal yükümlülükler nedeniyle birçok platformun faaliyetlerini durdurmayı planladığı gözlemlenmektedir. Bu durum, yerel aktörlerin de teşvik edilmesini, adil rekabetin sağlanmasını ve yatırımcıların korunmasını zorunlu kılmaktadır.

Bu noktada, Türkiye’de hâlihazırda “Faaliyette Bulunanlar Listesi”nde yer alan kripto varlık hizmet sağlayıcılarının, ülkemize sağladıkları yatırım ve kurumsallaşma katkısı göz önünde bulundurularak, belirli avantajlardan faydalanmalarının sağlanması yerinde olacaktır. Ancak bu süreçte, düzenleyici çerçevenin daha da etkin işlemesi için atılacak adımların ortak akılla şekillenmesi, özellikle sektör paydaşları ve sivil toplum kuruluşlarıyla istişare edilerek yapılandırılması büyük önem taşımaktadır.

Kurumlar Arası Eşgüdüm Yatırım Güvenini Güçlendirebilir

Bu noktada, T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi’nin sürece daha aktif şekilde dahil olması, yatırımcıların Türkiye’ye yönelik ilgisini yönlendirme açısından kıymetli olabilir.

Vatansever, “Yatırım ve Finans Ofisimiz, süreci sahiplenen ve yatırımcıya güven veren bir pozisyon üstlendiğinde, yalnızca lisans başvuruları değil; doğrudan yatırım kararları da çok daha hızlı alınabilir. Bu destekleyici duruş, uluslararası alanda Türkiye’ye olan bakışı olumlu yönde etkiler,” değerlendirmesini yaptı.

Aynı şekilde, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı da dijital varlıkların ekonomiyle entegrasyonu, vergilendirme, şeffaflık ve mali denetim konularında yönlendirici politikalarıyla yatırım ortamının gelişimine katkı sağlayabilir.

“Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bu yeni dijital ekonomi başlığında ortaya koyacağı politika çerçevesi, yatırımcının Türkiye’deki geleceğe dair güven algısını doğrudan etkileyebilir. Bu sürecin yalnızca bir teknoloji yatırımı değil, aynı zamanda finansal dönüşümün bir parçası olarak ele alınması çok kıymetli,” dedi Vatansever.

Denetimli ve lisanslı platformların güçlenmesi, yasa dışı işlemlerin kayıt dışı mecralarda ilerlemesini engeller. Bu sayede kripto piyasası, hem T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) hem de uluslararası standartlarla uyumlu biçimde denetlenebilir hale gelir. Bu strateji, kara para aklama ve terör finansmanı risklerini azaltmak açısından da etkinlik sağlar.

Kripto ekosisteminde lisanslı ve denetlenen yapılar aracılığıyla oluşacak kayıtlı ekonomik faaliyet, devletin vergi tabanını genişletme stratejisine doğrudan katkı sunacaktır. T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın mali disiplin hedefleriyle uyumlu bir şekilde, bu yeni dijital finans kanalı sürdürülebilir ve kayıt içi gelir kaynağına dönüşebilir.

KRİPTODER olarak Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen yapıları potansiyel sektör paydaşı ve üyeleri olarak değerlendirdiklerini belirten Vatansever, bu platformlara Türk düzenlemelerine tam uyum sağlamaları konusunda destek verdiklerini, amaçlarının Türkiye’yi dijital varlıklar alanında bölgesel bir merkez haline getirmek olduğunu vurguladı.

Stratejik Yaklaşım Türkiye’nin Dijital Finans Vizyonunu Şekillendirebilir

“Türkiye’nin bu tür stratejik yatırım süreçlerini yalnızca düzenleme odağında değil; yatırım, istihdam ve teknoloji transferi açısından bütünsel bir yaklaşımla değerlendirmesi, ülkemizi dijital finans dünyasında merkez konuma taşıyabilir. SPK’nın esnek ve güncel veriye dayalı yaklaşımı, Yatırım ve Finans Ofisi’nin yatırımcıya rehberliği ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın politika desteği bu hedefe ulaşmada belirleyici olacaktır.”

Kripto varlık teknolojileri, geleneksel finans sistemine erişemeyen bireyler için alternatif bir köprü olabilir. Bu yönüyle, finansal kapsayıcılığı artırarak T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın finansal erişimi artırma stratejileriyle örtüşmektedir. Denetimli platformlar aracılığıyla bireylerin yatırım bilinci artacak ve sermaye piyasası katılımı genişleyecektir.

Şenol Vatansever son olarak şunları söyledi: “Bugün vereceğimiz akıllı ve dengeli kararlar yalnızca bir platformun geleceğini değil, Türkiye’ye yatırım yapmayı düşünen birçok büyük uluslararası aktörün stratejik yönelimini de etkileyecektir. Bu nedenle süreci hem hukuki hem stratejik bir perspektifle birlikte değerlendirmeliyiz.”

Bu süreçte kamu-özel sektör iş birliğinin artırılması büyük önem taşımaktadır. T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın liderliğinde, Sermaye Piyasası Kurulu, T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve sektörel sivil toplum yapılarının birlikte çalışacağı bir istişare kurulu oluşturulması; düzenlemelerin daha etkin, sahaya uyumlu ve yatırımcı dostu biçimde işlemesini sağlayacaktır.

Türkiye kripto para piyasasında yaşanan gelişmeler, ülkenin dijital finans vizyonunu şekillendirme potansiyeli taşıyor. SPK'nın düzenlemeleri, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın politikaları ve T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'nin yatırımcı rehberliği, bu hedefe ulaşmada kritik rol oynayacak. Uyum iradesi gösteren platformlar stratejik ortak olarak görülmeli ve desteklenmelidir. Kurumlar arası eşgüdüm ve kamu-özel sektör iş birliği, yatırım güvenini güçlendirecek ve Türkiye'yi dijital varlıklar alanında bölgesel bir merkez haline getirecektir. Bu süreç, sadece bir platformun geleceğini değil, Türkiye'ye yatırım yapmayı düşünen birçok büyük uluslararası aktörün stratejik yönelimini de etkileyecektir.