Türkiye'de Diyabet Alarmı: Her Yıl 2 Bin Çocuk Tip 1 Diyabet Teşhisi Alıyor!
Türkiye'de çocukluk çağı diyabeti hızla artıyor! Koç Üniversitesi Hastanesi'nin açıkladığı çarpıcı rapora göre, her yıl binlerce çocuk Tip 1 diyabet teşhisi alıyor. Uzmanlar, erken tanı ve tedaviye erişimin önemine vurgu yaparken, diyabetli çocukların yaşadığı zorluklara ve çözüm önerilerine dikkat çekiyor. Bu kapsamlı rapor, Türkiye'deki diyabetli çocukların durumu hakkında önemli bilgiler sunarken, alınması gereken önlemler konusunda da yol gösteriyor. Diyabetli çocuklara destek olmak ve farkındalık yaratmak için bu haberi kaçırmayın! Unutmayın, doğru bilgi ve destekle diyabetli çocuklar sağlıklı bir yaşam sürebilir.
“14 Kasım Dünya Diyabet Günü”nde Koç Üniversitesi Hastanesi’nde düzenlenen toplantıda, Türkiye’de çocukluk çağı diyabetinin fotoğrafı çekildi ve“Diyabetli Çocukların Durumu 2025 Raporu” ilk kez açıklandı.
Toplantıda, çalışma hayatında önyargılarla mücadele etmek zorunda kalan diyabetli bireyler için de alınabilecek pratik önlemlere değinildi.
Diyabetin en hızlı arttığı ülkeler arasında olan Türkiye’de, hem çocukluk çağı hem de erişkin diyabetine ilişkin en güncel gelişmeler, Koç Üniversitesi Hastanesi’nde “14 Kasım Dünya Diyabet Günü”nde düzenlenen toplantıda, alanında uzman isimler tarafından ele alındı.
Çocukluk çağı ve erişkin diyabetine ilişkin önemli bilgilerin paylaşıldığı toplantının açılışını Koç Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Uzm. Prof. Dr. Gül Yeşiltepe Mutlu yaptı. Toplantıda, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalı Bşk. Prof. Dr. Şükrü Hatun “Diyabetli Çocukların Durumu 2025 Raporu”nu ilk kez açıkladı. Koç Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Hast. Uzm. Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli, “Erişkin Diyabetlilerin Hakları ve İşyerinde Diyabetle Yaşam” konusunda önemli bilgiler paylaştı. Diyabetli çocukların aileleri de “Anne ve Babaların Dilinden Diyabetli Çocukların Dünyası ve İhtiyaçları” konusunda kendi deneyimlerini aktardı.
Türkiye’de 30 bin diyabetli çocuğumuzun acil destek ihtiyacı var
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalı Bşk. Prof. Dr. Şükrü Hatun, Diyabetli Çocuklar Vakfı (DİYAÇEV) tarafından hazırlanan “Diyabetli Çocukların Durumu 2025 Raporu”na dikkat çekti. Prof. Dr. Hatun: “Türkiye’de 30 bin diyabetli çocuğumuz var ve her yıl yaklaşık 2 bin çocuğumuz Tip 1 diyabet tanısı alıyor. Tip 1 diyabet, çocukluk çağında ani başlayan, sebebi bilinmeyen ve yaşam boyu insülin tedavisi gerektiren bir durumdur. Zamanında tanı ve doğru bakım sağlandığında diyabetli çocuklar sağlıklı bir yaşam sürebilirler, ancak tanı gecikmeleri, eğitim eksiklikleri ve tedaviye erişimdeki eşitsizlikler ciddi sıkıntılara neden olabiliyor. Ayrıca, sosyal hayatta etiketlenmemek de büyük önem taşıyor. Bu nedenle ‘şeker hastası’ yerine ‘Tip-1 diyabetli’ ifadesi tercih edilmeli,” dedi.
Prof. Dr. Şükrü Hatun, raporda dikkat çeken detaylarla ilgili şu bilgileri verdi: “Çocuk diyabet bakımında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedilse de, HbA1c düzeyleri hala hedeflerin üzerinde. Avustralya ve İsveç gibi ülkelerdeki merkezler ülke çapında hayata geçirdikleri programlarla 10 yıl içinde HbA1c seviyelerinde ortalama yüzde 6,7-6,8 aralığında kayda değer bir düşüş sağlamayı başardılar. Türkiye için de bu mümkün, diyabetli çocuklara yaşam boyu süren bütüncül bir yaklaşım sunabilirsek bunu başarabiliriz.”
Diyabetin sadece glukoz kontrolü olmadığının ve diyabetli çocuklar için yaşam boyu süren bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunun altını çizen Prof. Dr. Şükrü Hatun, bu konudaki önerilerini de şöyle sıraladı: “Bu rapordaki veriler dikkate alınarak 5 yıllık bir ‘Çocukluk Çağı Diyabet Bakımının Geliştirilmesi Programı’nın yapılması çok önemli. Bu programda Doğu ve Güneydoğu Anadolu gibi dezavantajlı bölgelere ağırlık verilmesi kritik önem taşıyor. Özellikle çocukluk çağı diyabetlerinde diyetisyen son derece önemli oluyor. Her 500 Tip 1 diyabetliye bir diyetisyen sağlanmasını öneriyoruz. Yine, psikolojik destek de çok önemli. Çocuk diyabet ekiplerinin tümüne psikolog sağlanması kritik önem taşıyor. Diyabet teknolojilerinin tümünün ihtiyacı olan çocuklara ücretsiz olarak verilmesi çok önemli. Son yıllarda bütün dünyada ve ülkemizde kullanımı artan sensörler her 5 dakikada bir (günde 288 kez) ve acısız bir şekilde ölçüm yapabiliyor. Sensörler sayesinde glukoz seyrini video çeker gibi izlemek, yükseklik ve düşüklükleri önceden tahmin etmek, alarmlar sayesinde uyarılmak ve akıllı telefonlar üzerinden ailelerin çocuklarının glukozunu uzaktan izlemesi mümkün. Bu nedenle, başta sensörler olmak üzere, otomatik insülin pompaları ve sarf malzemelerinin de tüm çocukların adil erişiminin olması son derece kritik önem taşıyor. Ülke çapında kısa süreli, etkin eğitim programı olan diyabet kamplarının yaygınlaştırılması da yine önem taşıyor.”
Türkiye erişkin diyabetinde Avrupa’da ilk sırada
Türkiye’de diyabetin diğer ülkelere kıyasla hızla arttığına dikkat çeken Koç Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Hast. Uzm. Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli de, “Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) verilerine göre Türkiye’de 9,6 milyon erişkin diyabetle yaşıyor, bu rakam Türkiye’yi Avrupa’da diyabetli erişkin sayısının en yüksek olduğu ülke konumuna getiriyor. Diyabetli nüfusumuzun artışıyla birlikte, özelikle iş bulma ve işyerinde güvenli çalışma aşamalarında diyabetli bireyler aleyhine önyargıların olduğunu duyuyoruz. Bu yıl IDF de Dünya Diyabet Günü temasını ‘Diyabet ve İşyeri’ olarak belirledi. Bu önyargıları kırmak ve negatif anlamda ayırımcılığı önlemek çok önemli,” dedi.
Diyabetin doğru yönetildiğinde çalışma hayatını engelleyen bir sağlık durumu olmadığının altını çizen Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli, işverenlerin ve çalışma arkadaşlarının da diyabet konusunda farkındalık sahibi olmasının diyabetlilerin iş yaşamını kolaylaştıracağının önemini dile getirdi. Prof. Dr. Deyneli, diyabet dostu şirketlerin aslında sağlık dostu olduklarının da altını çizdi.
Toplumsal farkındalığın artması çok önemli
Toplantıda diyabetli çocukların aileleri ve diyabetli çocuklar da söz alarak deneyimlerini paylaştı. Aileler, diyabetin doğru bilgi, düzenli takip ve bilinçli bir yaşam tarzıyla etkili bir şekilde yönetilebileceğini vurguladı. Aileler, benzer deneyimleri paylaşmanın hem çocuklara hem de ebeveynlere moral verdiğini, bu süreçte dayanışma ve karşılıklı desteğin büyük önem taşıdığını dile getirdi. Ayrıca, toplumsal farkındalığın artmasının hem tedavi sürecini kolaylaştıracağını hem de çocukların yaşam kalitesine olumlu katkı sağlayacağını ifade ettiler.
Koç Üniversitesi Hastanesi'nde düzenlenen toplantıda, Türkiye'deki çocukluk çağı diyabetinin güncel durumu ve 'Diyabetli Çocukların Durumu 2025 Raporu' ele alındı. Rapora göre, Türkiye'de 30 bin diyabetli çocuk bulunuyor ve her yıl yaklaşık 2 bin yeni teşhis konuluyor. Uzmanlar, erken tanı, doğru bakım ve tedaviye erişimdeki eşitsizliklerin giderilmesinin önemini vurguladı. Ayrıca, diyabetli çocuklara yönelik toplumsal farkındalığın artırılması ve destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği belirtildi. Rapor, çocukluk çağı diyabetinin yönetimi için 5 yıllık bir geliştirme programı önerirken, diyetisyen ve psikolog desteğinin sağlanmasının kritik olduğunu vurguluyor. Toplantıda, erişkin diyabeti ve iş hayatındaki ayrımcılık konularına da değinildi.