Yapay Zeka Diyabet Tedavisinde Devrim Yaratıyor! İşte Yeni İş Birliği
Diyabetle mücadelede yeni bir sayfa açılıyor! Acıbadem Üniversitesi ve ABD'nin önde gelen diyabet merkezlerinden UCSF, ortak bir iş birliği protokolüne imza attı. Bu iş birliğiyle diyabet tedavisinde çığır açacak gelişmeler hedefleniyor. Yapay zeka destekli cihazlar ve kişiye özel tedavi yöntemleri ile diyabet hastalarının yaşam kalitesinin artırılması amaçlanıyor. Peki, bu iş birliği diyabet hastaları için ne anlama geliyor? İşte detaylar...
Acıbadem Üniversitesi Diyabet Araştırma ve Uygulama Merkezi (DİYAM) ile ABD’de diyabet alanında ilk 5 merkez arasında yer alan UCSF (University of California San Francisco) Diyabet Teknoloji Merkezi arasında diyabet hastalığında ortak bir iş birliği protokolü imzalandı. Uzun yıllardır diyabet teknolojisi üzerinde yaptıkları araştırmalarla bilinen UCSF’den Prof. Dr. Eda Cengiz ile DİYAM Koordinatörü Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, bu önemli anlaşma ve diyabet tedavilerinin geleceği hakkında bilgi verdi.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından “sessiz pandemi” olarak adlandırılan diyabet, görülme sıklığı hızla artan hastalıklar arasında ilk sıralarda yer alıyor. Dünya Diyabet Federasyonu’nun verilerine göre; dünyada halen 537 milyon diyabetli birey var ve bu rakamın 2045 yılında 630 milyona yükseleceği öngörülüyor. Diyabetin en hızlı arttığı 5 ülke arasında yer alan Türkiye’de, 9 milyon diyabet hastası olduğu belirtiliyor. Diyabet; kalp damar hastalıklarının, kronik böbrek yetmezliğinin, geri dönüşümü olmayan görme kaybının en önemli ve en sık görülen sebeplerinden biri olduğu için erken teşhis ve tedavi yaşamsal önem taşıyor. Modern yaşamla birlikte gelen sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivitelerin azalması, bunlara bağlı olarak obezitenin artması ve nüfusun yaşlanması, diyabetin hızla artmasının temel nedenlerini oluşturuyor.
Tüm dünyada hızla yaygınlaşan diyabet önemli bir halk sağlığı sorunu haline geliyor. Hal böyle olunca tıp dünyası diyabeti önlemenin yanı sıra tedavisinin geliştirilmesine yönelik çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Diyabet tedavisindeki teknolojik yenilikler ise bu hastalıkla mücadelede hekimlerin ve hastaların yüzünü güldürüyor. Yeni bilimsel bilgilerin paylaşılması ve araştırmaların yapılması amacıyla diyabetin tanı ve tedavisine odaklanan merkezler ise işbirliği yapıyor.
ABD’de diyabet alanında ilk 5 merkezden biri olan UCSF ile ortak iş birliği protokolü imzalandı
Acıbadem Üniversitesi Diyabet Araştırma ve Uygulama Merkezi (DİYAM) ile ABD’de diyabet alanında kanaat önderi olarak ilk 5 merkez arasında yer alan UCSF (University of California San Francisco) Diyabet Teknoloji Merkezi arasında diyabet hastalığında ortak bir iş birliği protokolü imzalandı. Protokolün imzası ise alanında küresel uzman kabul edilen iki Türk hekim arasında gerçekleştirildi; uzun yıllardır diyabet teknolojisi üzerinde yaptıkları araştırmalarla bilinen UCSF Pediatric Diyabet Programı Başkanı Prof. Dr. Eda Cengiz ile Acıbadem Üniversitesi Diyabet Araştırma ve Uygulama Merkezi (DİYAM) Koordinatörü Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, bu önemli anlaşmaya iki kurum adına imza atan isimler oldu.
Tedavide çığır açan gelişmeler yolda
Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, iki merkezin ortak çalışmalarıyla diyabet tedavisinde çok önemli gelişmeler yaşanacağını belirterek, “DİYAM merkezimizde, proaktif ve yüksek teknoloji odaklı mobil sağlık takip sistemleri, sensör teknolojileri ve yapay zeka destekli cihazlar ile tedavide mükemmeliyeti sağlamayı hedeflemekteyiz. Merkezimizde ayrıca çok sayıda önemli bilimsel yayın ve araştırmalara devam etmekteyiz. University of California San Francisco Diyabet Teknoloji Merkezi ile yaptığımız ortak iş birliği protokolü ile bu çalışmalarımız daha da güçlenecektir. Merkez Başkanı Prof. Dr. Eda Cengiz hocamızın da bir Türk bilim insanı olarak Amerika’nın en büyük ve eski üniversitelerinden birinde bu kadar önemli bir bölümün başkanı olması hepimiz için bir gurur kaynağıdır” dedi.
Ortak bilimsel araştırmalar gerçekleştirilecek
Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, ortak iş birliği protokolünde düzenli olarak bilgi alışverişi sağlanacağını ve ortak bilimsel araştırmalar gerçekleştirileceğini belirterek, “Ortak iş birliği protokolünde amacımız; diyabetin tanı ve tedavisinde yer alan tüm ekipler arasında bilgi alışverişi yapmak, ortak bilimsel araştırmalar gerçekleştirmek ve bunların belli bir standardizasyon içinde olmasını sağlamaktır. Bunların yanı sıra hastaların tanı ve tedavisine yönelik iş birliği içinde bulunmak da bizim için çok önemlidir” diye konuştu.
Türkiye’de 1,7 milyon hasta insülin tedavisi görüyor!
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre; ülkemizde tedavi altında olan 9 milyon diyabetli var. Diyabetin tip 1 ve tip 2 olmak üzere iki tipi mevcut. Vücutta insülin hormonunun salgılanmadığı tip 1 diyabet genel olarak çocuklarda ve gençlerde görülüyor. DİYAM Koordinatörü Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, ancak tip 2 gibi tedavi edilirken aslında tip 1 diyabet olduğu atlanmış olan ileri yaştaki hastaların da görüldüğünü vurgulayarak, “Bu tip hastalar tip 2 diyabetin yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor. Bir başka deyişle, ülkemizde yaklaşık 1. 7 milyon insülin kullanan hasta var. Diyabet bu grup hastalarda çok agresif seyrediyor; vücutta insülin hormonu bulunmadığı zaman kan şekeri kontrolü neredeyse imkansız hale geliyor. Kan şekeri gün içinde hem çok hızlı düşüyor hem de 400’lere 500’lere yükselen bir seyir izliyor. Doğal olarak da diyabete bağlı organ hasarları bu grupta çok daha yüksek görülüyor” dedi.
Diyabet tedavisinde çığır açan gelişmeler
Kontrol altına alınamayan Tip 1 diyabet grubunun tedavisinde eskiden imkanlar çok sınırlı iken son 10 yılda teknoloji alanında çok hızlı gelişmeler yaşandığına işaret eden Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, yapay pankreas ve akıllı insülin sistemleri gibi inovasyonların yanı sıra bireyselleştirilmiş tedavilerin diyabetle mücadelede devrim yaratacağına dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti: “Diyabet yönetiminde yeni teknolojiler, diyabetli bireylerin yaşamını kolaylaştırmakta ve hastalık kontrolünü daha etkili hale getirmektedir. Yapay pankreas, insülin pompası ve sürekli glukoz ölçüm cihazı (CGM) ile entegre çalışan bu sistemler, kan şekeri seviyelerini sürekli izlemekte ve gerektiğinde insülin dozunu otomatik olarak ayarlamaktadır. Kan şekeri düşerken insülin akışını durdurur ve yükseldiğinde insülin dozunu artırır. Bu sayede, kan şekeri seviyeleri daha dengeli tutulur ve hipoglisemi veya hiperglisemi riski azalmaktadır."
“Hedefimiz dünyadaki diyabet tedavisini birlikte geliştirmek”
Amerika’nın diyabet alanında en saygın kuruluşlarından biri olan UCSF Pediatric Diyabet Programı’nın Başkanı Prof. Dr. Eda Cengiz, Türkiye ve Amerika’nın bu alanda önde gelen iki merkezi arasında imzalanan ortak iş birliği protokolüyle; dünyanın geliştirdiği en yüksek teknolojinin alışverişine, bilgi aktarımına ve aynı zamanda daha ileriye götürülmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirileceğini belirtti. İş birliğine öncülük eden iki Türk hekimden biri olan Prof. Dr. Eda Cengiz, “Ayrıca, diyabet takım çalışması olduğu için diyetisyeninden hemşiresine ve doktoruna kadar tüm sağlık personelini en son tekniklerle yetiştirmeye yönelik çalışmalar yapacağız. Türkiye’deki doktorlarımız çok yetkin, çok çalışkan ve inanılmaz yaratıcı fikirleri olan meslektaşlarımız. Birlikte dünyadaki diyabet tedavisini geliştirmemiz bir sonraki basamağımız olacak” dedi.
Diyabet hastalarına müjde: “Süper akıllı cihazlar insülin dozunu kendi ayarlayacak”
University of California San Francisco Diyabet Teknoloji Merkezi’nde diyabet hastalarının yaşam konforunu artırmak amacıyla yaptıkları diyabet teknolojisi çalışmalarında önemli gelişmeler kaydettiklerinin altını çizen Prof. Dr. Eda Cengiz, halen geliştirdikleri, otomatik bir sistemle çalışan ve insülin değerini kendi ayarlayan cihazın, diyabet hastalarının tedavilerinde büyük bir kolaylık sağlayacağını anlatarak, sözlerine şöyle devam etti: “Günümüzde geliştirilen sensör teknolojisiyle artık kan şekerinizi telefonunuzdan 24 saat boyunca takip edebiliyorsunuz. Ancak yine de yemek yediğiniz zaman bunu sisteme belirtmeniz ve kalori hesabı yapmanız gerekiyor. Biz de ‘insülin tedavisini teknolojiden faydalanarak daha akıllı hale getirebilir miyiz?’ diye düşündük ve hayalimiz olan tamamıyla otomatik bir sistem üzerine yoğun çalışmalara başladık. Bu sistemde vücudunuza taktığınız minik bir cihaz; vücudunuzun insüline verdiği tepkiyi öğreniyor, insülin değerine göre dozunu artırıyor veya azaltıyor. Yani, kişiye özel tedavi uyguluyor. Sistem artık o kadar gelişti ki dün yediğiniz yemeğe nasıl tepki verdiğinizi, ne kadar yediğinizi bildiği için insülin dozunu kendisi ayarlıyor. Artık bizim akıllı dediğimiz pompalar daha da akıllı, hatta süper akıllı oldular”
“Cihazlar mikro seviyede olacak!”
Prof. Dr. Eda Cengiz, yaptıkları çalışmalarla, Silikon Vadisi’nde yerleşik teknoloji geliştiricilerin dikkatini ‘diyabet tedavisi’ konusuna çektiklerini vurgulayarak son teknolojilerin hasta konforu açısından diğer getirilerini de şöyle açıkladı: “Nasıl ki cep telefonlarımız gitgide küçüldü ama boyutlarının aksine bir dolu iş yapabiliyorlar, artık diyabet tedavisinde kullanılan cihazlar da mikro seviyeye inecekler. Mesela, nano-teknolojinin gelişmesiyle cilt altına veya üstüne yapıştırılacak olan ve içerisinde insülin bulunan pompaları, artık minicik bir yara bandı şeklinde olacak. Ayrıca sistemsel kök hücre tedavisi, yani diyabetin önlenmesi alanında da teknolojiyi kullanabiliyoruz. Mesela şu anda sensörleri daha oluşmadan önce diyabeti nasıl öngörebiliriz ve oluşmasını nasıl engelleyebiliriz konusunda da yüksek teknolojinin yardımıyla araştırmalar yapıyoruz. Yeni yöntemler geliştirmeye çalışıyoruz. Teknoloji; sonuçta diyabeti hem önlemek hem de tanı koymak için yani iki koldan yok etmek için verdiğimiz savaşta, kazanmamızı sağlayacak önemli bir olanak olarak öne çıkıyor.”
Acıbadem Üniversitesi ve UCSF arasındaki iş birliği, diyabet tedavisinde yapay zeka ve ileri teknolojilerin kullanımını hızlandıracak. Geliştirilen 'süper akıllı' cihazlar, insülin dozunu otomatik olarak ayarlayarak hastaların yaşamını kolaylaştıracak. Ayrıca, diyabetin önlenmesi ve erken teşhisi için nano-teknoloji ve kök hücre tedavisi gibi yenilikçi yöntemler üzerinde de çalışmalar yürütülüyor. Bu gelişmeler, diyabetle mücadelede umut vadeden bir geleceğe işaret ediyor.