Türkiye lojistik sektörü, yabancı yatırımcıların gözdesi olmaya devam ediyor. Avrupa'nın önde gelen lojistik markalarından Raben Group, Türkiye'deki potansiyeli görerek önemli yatırımlara imza atıyor. Şirketin Türkiye'yi transit operasyon üssüne dönüştürme hedefi, sektörde büyük yankı uyandırdı. Bu yatırım hamlesi, Türk ihracatçılarına rekabet avantajı sağlayacak ve Türkiye'nin lojistik pazarını büyütecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Raben Group'un bu stratejik hamlesi, Türkiye'nin lojistik sektöründeki yükselişini hızlandıracak ve yeni fırsatlar yaratacak gibi görünüyor.
Lojistik sektöründeki bir asra yaklaşan global birikimini geçtiğimiz aylarda Türkiye’ye de taşıyan Raben Group, İstanbul, Bursa, İzmir, Ankara ve Mersin’de ofis ve depo yatırımları gerçekleştirecek.
Geçen yılı 2,2 milyar euroluk ciroyla tamamlayan Avrupa’nın lider lojistik markalarından Raben Group, haziran ayında Türkiye yapılanmasını tamamlayıp hizmet vermeye başladı. 2025’te 19 milyon 200 bin taşıma operasyonu gerçekleştiren ve 2 milyon metrekare depolama alanı ile 12.200 çalışanı bulunan şirket, Türkiye’deki yatırımlarını büyütmeyi planlıyor.
Türkiye’yi, transit operasyon üssüne dönüştürecek
Raben Group Bölge Direktörü Bartlomiej Lapinski, Türkiye ekonomisinin dinamizmine dikkati çekerek, “Son yıllarda küresel endekslerde hızla yükselen Türk lojistik sektörü, ciddi bir potansiyel barındırıyor. Türkiye’nin uluslararası ticarette ve lojistikte köprü konumunu önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Türkiye’yi orta vadede AB, BDT, Orta Doğu ve Çin eksenindeki taşımalarımız için transit operasyon üssüne dönüştürmeyi planlıyoruz. Türkiye yapılanmamızın da vereceği güçle global ciromuzu 6 yıl içinde 6 milyar euroya çıkarmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
“Türkiye’ye lojistik pazarını büyütmek için geldik”
Raben Türkiye Genel Müdürü Selman Çoban ise Türk ihracatçısının Avrupalı ve Çinli ihracatçılara karşı rekabet gücünü artırmayı amaçladıklarını dile getirdi. Çoban, “Öncelikli amacımız lojistik sektöründeki mevcut pastadan pay almak değil, pastayı büyütmek. Türk firmalarının Avrupa pazarına daha çok ihracat yapmasını sağlayacak bir modelle hareket ediyoruz. Türk ihracatçısının işini kolaylaştıracak, iş hacmini geliştirecek; Türkiye’nin ihracat yükünü artıracak ve lojistik pazarını büyütecek çözümler sunuyoruz.” bilgilerini paylaştı.
Yeni ofis ve depo yatırımı yapacak
Çoban, özellikle parsiyel taşımacılıkta Avrupa’nın en güçlü şirketlerinden biri olduklarına işaret etti. Türkiye yapılanmalarında depo konusuna büyük önem verdiklerini anlatan Çoban, ilk aşamada İstanbul Avrupa Yakası’nda 2 bin metrekarelik bir depo ile başladıklarını hatırlattı.
İstanbul’daki merkez ofisin ardından kısa süre içinde Bursa’da da bir ofis açtıklarını ifade eden Çoban, “2026 yılında İzmir, Ankara ve Mersin şubeleri açılacak. İstanbul Anadolu Yakası ve Bursa’da da depo yatırımları planlıyoruz.” dedi.
“Parsiyel taşımalar için düzenli ring seferleri yapıyoruz”
Parsiyel taşımaların Türkiye’nin ihracatındaki öneminin altını çizen Çoban, “Türkiye’de de uluslararası parsiyel kara yolu taşımalarına odaklanacağız. Parsiyel yüklerimizi, başta Türkiye olmak üzere 17 ülkede, 170 noktada, yaklaşık 2 milyon metrekarelik depolama alanımızda konsolide ediyoruz. Daha sonra bu yükleri, 13 bin 500 civarındaki aracımızın düzenli ring seferleriyle hedefe ulaştırıyoruz. Böylece teslimatlarımızın hızını artırırken, maliyetlerini düşürüyoruz.” diye konuştu.
Raben Group'un Türkiye'ye yaptığı yatırımlar, ülkenin lojistik sektöründeki önemini artırıyor. Şirket, İstanbul, Bursa, İzmir, Ankara ve Mersin'de ofis ve depo yatırımları yaparak Türkiye'yi AB, BDT, Orta Doğu ve Çin eksenindeki taşımalar için önemli bir transit üssü haline getirmeyi hedefliyor. Raben Türkiye Genel Müdürü Selman Çoban, Türk ihracatçısının rekabet gücünü artırmayı ve Türkiye'nin lojistik pazarını büyütmeyi amaçladıklarını belirtiyor. Özellikle parsiyel taşımacılıkta Avrupa'nın güçlü oyuncularından biri olan Raben Group, düzenli ring seferleriyle teslimat hızını artırırken maliyetleri düşürmeyi hedefliyor. Bu yatırımlar, Türkiye'nin lojistik altyapısını güçlendirecek ve ülkeyi uluslararası ticarette daha rekabetçi bir konuma taşıyacak.