Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs Rum Kesimi'nin (GKRY) Ada'nın tamamını temsil etme yetkisinin olmadığını kesin bir dille ifade etti. Yapılan açıklamada, GKRY'nin Kıbrıslı Türklerin haklarını hiçe sayarak attığı adımlara uluslararası toplumun destek vermemesi gerektiği vurgulandı. Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını kararlılıkla savunmaya devam edeceğini yineledi. Bu açıklama, bölgedeki gerginliğin tırmandığı bir dönemde geldi ve Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki tutumunun net bir göstergesi oldu. Dışişleri, GKRY'nin tek taraflı MEB anlaşmalarının Kıbrıslı Türklerin haklarını yakından ilgilendirdiğini belirtti.
ANKARA-BHA
Keçeli, GKRY’nin 2003’ten bu yana Kıbrıslı Türkleri hiçe sayarak bölgedeki kıyıdaş ülkelerle münhasır ekonomik bölge (MEB) sınırlandırma anlaşmaları imzaladığını hatırlattı. Lübnan ile GKRY arasında dün yeniden imzalanan anlaşmanın 2007’de akdedilmiş ancak yürürlüğe girmemiş anlaşmanın güncellenmiş hali olduğunu belirten Keçeli, “Anılan bölge, 18 Mart 2020’de BM nezdinde tescil ettirdiğimiz Türk kıta sahanlığının dışında kalıyor. Ancak Türkiye konuya Kıbrıs meselesi ve Kıbrıslı Türklerin hakları çerçevesinde yaklaşmaktadır” dedi.
Sözcü, GKRY ile yapılan ikili anlaşmaların Kıbrıslı Türklerin haklarını yakından ilgilendirdiğini ifade ederek, uluslararası toplumu GKRY’nin tek taraflı adımlarına destek vermemeye çağırdı. Keçeli, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını kararlılıkla savunmaya devam edeceğini belirtti.
Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre, GKRY'nin 2003'ten beri Kıbrıslı Türkleri yok sayarak kıyıdaş ülkelerle yaptığı MEB anlaşmaları kabul edilemez. Lübnan ile GKRY arasında yenilenen anlaşmanın Türkiye'nin kıta sahanlığı dışında kaldığı belirtilse de, Türkiye'nin Kıbrıs meselesine Kıbrıslı Türklerin hakları çerçevesinde yaklaştığı vurgulandı. Dışişleri, uluslararası toplumu GKRY'nin tek taraflı eylemlerine destek vermemeye çağırırken, Türkiye'nin KKTC ile birlikte Kıbrıslı Türklerin haklarını savunmaya devam edeceğini yineledi. Bu durum, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları ve deniz yetki alanları konusundaki anlaşmazlıkların devam ettiğini gösteriyor.