Siyaset bilimci Dr. Gülşen Y. Sağlam'ın dikkat çeken analizleri gündeme bomba gibi düştü! İsrail'in Türkiye'ye yönelik gizli planları neler? Bölgesel güç dengeleri nasıl değişiyor? Doğu Akdeniz'deki jeostratejik hamleler ve Afrika Boynuzu'ndaki nüfuz mücadelesi, İsrail'i neden rahatsız ediyor? Dr. Sağlam'ın çarpıcı açıklamalarıyla, İsrail'in Türkiye'yi çevreleme stratejilerini ve bölgedeki gizli ittifaklarını mercek altına alıyoruz. Bu analiz, Türkiye'nin bölgesel rolünü ve geleceğini anlamak için kritik öneme sahip.
ANKARA - BHA
Dr. Gülşen Sağlam, son günlerde yaşanan gerginlikleri ele aldığı yazısında, İsrail politikaları arasında yükselen Türkiye’nin askeri ve politik gücünü sınırlamanın önemli hedeflerin başında geldiğine dikkat çekti.
Siyaset Bilimci Dr. Gülşen Y. Sağlam, kaleme aldığı makalesinde şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye’nin bölgesel politikaları, özellikle Kudüs ve Gazze’ye yönelik aktif destekleri, Doğu Akdeniz’deki jeostratejik hamleleri ve Afrika Boynuzu’nda genişleyen nüfuzu, İsrail tarafından potansiyel bir tehdit olarak algılanmaktadır. Bu bağlamda, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve bazen Mısır’ı da kapsayan bir karşı-blok oluşturmakta ve bölgesel diplomasi ile medya araçları üzerinden Türkiye’yi sınırlandırmayı hedeflemektedir. Türkiye’nin NATO üyeliği ve bölgesel askeri kapasitesi, İsrail’in doğrudan karşı çıkmasına rağmen, dengeleri değiştiren önemli bir faktör olarak görülmektedir. İsrail ayrıca, bölgedeki proxy gruplar ve siyasi aktörler aracılığıyla Türkiye’nin etkisini zayıflatmaya yönelik çeşitli taktikler uygulamaktadır.”
İsrail’ın aynı anda Gazze ve Filistin’i insansızlaştırmak, Pakistan nükleer programını sonlandırmayı da amaçlamakta olduğunu belirten Sağlam, Ürdün’ün Filistinliler için de “Alternatif Vatan” olarak kullanılması amaçlandığını belirtti.
İsrail’in özellikle “İbrahim Anlaşmaları” çerçevesinde, Körfez ülkeleri ve Levant arasında güvenlik ve ekonomik ağlar kurarak bölgesel bir liderlik pozisyonu elde etmeye çalıştığını belirten Gülşen, “Filistin meselesinin Arap-İsrail ilişkilerinin ana gündeminden çıkarılması, İsrail’in diplomatik meşruiyetini artırmakta ve Washington destekli bir eksenin güçlenmesine zemin hazırlamaktadır. Bu yeni sistem, İran, Suriye ve Lübnan’daki Hizbullah gibi güçlerin etkisini azaltmayı hedefleyen bir denge mekanizması olarak işlev görmektedir. Ayrıca, bölgesel enerji, teknoloji ve istihbarat paylaşımı anlaşmaları İsrail’in rolünü daha da pekiştirmektedir.” diyerek analizlerini sürdürdü.
Dr. Sağlam, analiz yaptığı akademik makalesini şu şekilde sürdürdü: “Bu stratejik hedefler, İsrail’in bölgesel güvenlik paradigmasını kökten değiştirmekte, uzun vadeli istikrar ve egemenlik vizyonunu şekillendirmektedir. İsrail’in bu çok katmanlı stratejik hedefleri, bölgesel güvenlik paradigmasını yeniden inşa etmeyi ve uzun vadeli bir jeopolitik üstünlük sağlamayı amaçlamaktadır. Ancak bu stratejilerin uygulanabilirliği, bölgesel direnç, uluslararası baskılar, toplumsal tepkiler ve hızla değişen jeopolitik koşullar nedeniyle sürekli sınanmaktadır. “
Sağlam ayrıca İsrail’in hedefleri ile sahadaki gerçeklik arasındaki mesafe, bu politikaların sürdürülebilirliğini ve bölgesel barış ihtimalini doğrudan etkilemediğini belirtti.
Dr. Gülşen Y. Sağlam'ın makalesinde, İsrail'in Türkiye'nin bölgesel yükselişini engelleme hedefi detaylı bir şekilde inceleniyor. İsrail'in, Yunanistan ve Güney Kıbrıs gibi ülkelerle oluşturduğu ittifaklar ve Türkiye'nin etkisini zayıflatmaya yönelik taktikler masaya yatırılıyor. Ayrıca, İsrail'in Gazze ve Filistin'i insansızlaştırma, Pakistan nükleer programını sonlandırma gibi hedeflerine de değiniliyor. İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde Körfez ülkeleriyle kurulan ilişkilerin bölgesel liderlik arayışındaki rolü vurgulanırken, Filistin meselesinin arka plana itilmesiyle İsrail'in diplomatik meşruiyetinin arttırıldığı belirtiliyor. Dr. Sağlam, İsrail'in stratejik hedefleri ile sahadaki gerçeklik arasındaki mesafenin bu politikaların sürdürülebilirliğini etkilediğine dikkat çekiyor.