Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HAK-İŞ Konfederasyonu'nun 50. Kuruluş Yıldönümü'nde yaptığı konuşmada önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin son 23 yılda kaydettiği büyük ilerlemeye dikkat çeken Erdoğan, bu başarının temelinde yatan en önemli faktörün istikrar ve güven ortamı olduğunu vurguladı. Geçmişte yaşanan kısa ömürlü hükümetlerin aksine, liyakatli ve dirayetli kadroların iş başına gelmesiyle ülkenin potansiyelini ortaya çıkardığını ifade etti. Erdoğan'ın bu açıklamaları, Türkiye'nin geleceği ve ekonomik hedefleri açısından büyük önem taşıyor. Peki, Erdoğan'ın istikrar vurgusu ne anlama geliyor ve Türkiye ekonomisi için ne gibi hedefler belirlendi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congressium’da düzenlenen HAK-İŞ Konfederasyonu 50. Kuruluş Yıldönümü Programı’na katıldı.
Konuşmasında, iktidara geldikleri günden beri sendikalarla diyalog içinde olduklarını ve sorunları masada çözme hedefinde bulunduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin 23 yılda elde ettiği tarihî başarısının gerisindeki en büyük etken, istikrar ve güven ortamının siyasete ve topluma hâkim olmasıdır" dedi. Erdoğan, "Kelebek ömürlü hükûmetlerin yerini liyakatli ve dirayetli kadrolar aldığında ülkenin kısa sürede neleri başarabildiğini hep beraber gördük" yorumunda bulundu.
Ekonomik verileri paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında 238 milyar dolar olan milli gelirin 2024 yılında 1,5 trilyon dolara ulaşacağını, kişi başına düşen milli gelirin ise 3 bin 608 dolardan 14 bin 751 dolara yükseleceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HAK-İŞ'in 50. yıl dönümü etkinliğinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin başarısının sırrının istikrar ve güven ortamı olduğunu belirtti. Sendikalarla sürekli diyalog halinde olduklarını ve sorunları çözmek için çaba gösterdiklerini ifade etti. Ayrıca, ekonomik verilere değinerek 2002'de 238 milyar dolar olan milli gelirin 2024'te 1,5 trilyon dolara, kişi başına düşen milli gelirin ise 3 bin 608 dolardan 14 bin 751 dolara yükselmesini beklediklerini açıkladı. Erdoğan'ın açıklamaları, Türkiye'nin ekonomik büyüme ve istikrar hedeflerine yönelik önemli bir mesaj niteliği taşıyor.
