Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya Şansölyesi ile yaptığı görüşme, Avrupa'nın geleceği açısından kritik bir dönüm noktası olabilir. İki ülke arasındaki iş birliğinin önemi vurgulanırken, ekonomik ilişkilerden bölgesel sorunlara kadar geniş bir yelpazede mesajlar verildi. Erdoğan'ın sert üslubu ve çözüm odaklı yaklaşımları, uluslararası arenada dikkatleri üzerine çekti. Peki, bu görüşme Türkiye-Almanya ilişkilerine nasıl bir yön verecek? Avrupa Birliği'nin geleceği bu iş birliğinden nasıl etkilenecek? İşte, Erdoğan'ın Almanya ziyaretiyle ilgili tüm detaylar ve perde arkası...
ANKARA - BHA
Erdoğan, Merz’in Şansölye sıfatıyla Türkiye’ye gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “İki yakın NATO müttefiki olarak ortak çıkarlarımız doğrultusunda ikili ilişkilerimizi ve uluslararası meseleleri ele aldık” dedi. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecine değinen Erdoğan, “Türkiye’nin kararlı iradesi Avrupa Birliği nezdinde hak ettiği karşılığı bulursa kısa sürede ciddi ilerleme kaydedebiliriz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlü seyrini sürdürdüğünü belirterek, “Almanya, Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük ticaret ortağı. Ticaret hacmimizi 50 milyar dolardan 60 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Erdoğan, savunma sanayi iş birliği konusunun da gündemde olduğunu belirterek, “Eurofighter uçaklarının temin süreci gibi olumlu adımlar memnuniyet verici. Ortak projelerle bu iş birliğini ‘kazan-kazan’ anlayışıyla geliştirebiliriz” şeklinde konuştu.
Gazze’de yaşanan insani krize ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “Türkiye olarak Gazze’deki soykırımı ilk günden itibaren uluslararası gündeme taşıdık. Ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması için yoğun çaba gösterdik” dedi. Almanya’nın da bu süreçte sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Kızılay ve Kızılhaç üzerinden yardımların kesintisiz ulaştırılması için birlikte hareket etmeliyiz. Bu, insani bir görevdir” ifadelerini kullandı.
Basın toplantısında yöneltilen soruları da yanıtlayan Erdoğan, Türkiye’nin demokratik yapısına vurgu yaparak, “Türkiye sıradan bir Avrupa veya Asya ülkesi değildir. Kopenhag kriterleri bizim için olumsuz bir süreç değil. Bizim de Ankara kriterlerimiz var ve bu kriterlerle dünyaya açılıyoruz” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ilişkin bir soruya da yanıt veren Erdoğan, “Bir hukuk devletinde kim olursa olsun hukuku ayaklar altına alamaz. Yargı, üzerine düşeni yapmak zorundadır. Aksi halde yolsuzluk ve yanlışlıklar yayılır. İstanbul’daki süreç de yargı çerçevesinde ilerlemektedir” diye konuştu.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına sert sözlerle tepki gösteren Erdoğan, “60 binden fazla çocuk, kadın, yaşlı hayatını kaybetti. Hamas’ın elinde nükleer silah yok ama İsrail’in var. Gazze açlıkla, soykırımla terbiye edilmeye çalışılıyor. Almanya bu durumu görmüyor mu?” dedi. Türkiye’nin bugüne kadar 100 bin tonun üzerinde insani yardım gönderdiğini belirten Erdoğan, yardımların sürmesi gerektiğini ifade etti.
Suriye’deki gelişmelere de değinen Cumhurbaşkanı, “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliği bizim için önceliktir. 10 Mart mutabakatının uygulanmasına önem veriyoruz” dedi. Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin olarak da Erdoğan, “Adil ve kalıcı bir çözüm için diplomatik çabaların sürdürülmesini önemsiyoruz” açıklamasını yaptı.
Basın toplantısını “Türkiye-Almanya iş birliği Avrupa’nın güvenliği için vazgeçilmezdir” sözleriyle tamamlayan Erdoğan, iki ülke arasındaki stratejik iş birliğini daha da güçlendirme kararlılığını yineledi.
Erdoğan'ın Almanya ziyareti, iki ülke arasındaki ilişkilerin sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir ortaklık çerçevesinde de ele alındığını gösterdi. Avrupa Birliği sürecindeki beklentilerden, savunma sanayi iş birliğine, Gazze'deki insani krizden Suriye ve Ukrayna'daki gelişmelere kadar pek çok konuda ortak bir anlayış geliştirme çabası ön plana çıktı. Özellikle Almanya'nın Gazze konusunda daha aktif rol üstlenmesi çağrısı, Türkiye'nin insani diplomasiye verdiği önemi bir kez daha vurguladı. Bu ziyaret, Türkiye'nin bölgesel ve küresel sorunlara çözüm bulma noktasındaki kararlılığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.