Gazze Mahkemesi'nin yankıları sürüyor! İstanbul'da düzenlenen oturumlarda, İsrail'in Gazze'de uyguladığı politikaların insanlık suçları kapsamına girip girmediği tartışıldı. Uzmanlar, aç bırakma, ekolojik yıkım ve konutların hedef alınması gibi eylemlerin detaylarını paylaştı. Peki, mahkemenin sonuçları ne olacak? İsrail'in bu iddialara yanıtı ne olacak? Tüm detaylar haberimizde...
ANKARA - BHA
İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Cemil Birsel Konferans Salonu’nda, eski Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Raportörü Prof. Dr. Richard Falk başkanlığında gerçekleştirilen “Gazze Mahkemesi: Nihai Oturum”un ikinci gününde düzenlenen “Suçlar” oturumunda, çeşitli uzmanlar ve görgü tanıkları İsrail’in Gazze’de işlediği insanlık suçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Eski BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Direktörü ve Gazze Aşevi’nin kurucusu Hani Almadhoun, “Aç Bırakma ve Tasarlanmış Kıtlık” başlıklı çevrim içi sunumunda, İsrail’in 9 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’ye gıda, ilaç ve temel ihtiyaçların girişini büyük ölçüde engellediğini belirtti.
Almadhoun, “İsrail, ateşkes sonrası dahi insani yardımların Gazze’ye ulaşmasını engelliyor. Bu durum kasıtlı bir aç bırakma stratejisidir.” dedi.
Eski BM Gıda Hakkı Özel Raportörü Hilal Elver ise “kıtlık ilanı ve insani yardımın silah olarak kullanılması” konulu konuşmasında, Gazze nüfusunun yüzde 91’inin gıda güvensizliği yaşadığını belirtti. Elver, “2025’te kıtlık derinleşti, sistem çöktü. Binlerce kişi yardım beklerken hayatını kaybetti. Bu kasıtlı aç bırakma suçu unutulmamalı ve affedilmemelidir.” ifadelerini kullandı.
Bethlehem Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mazin Qumsiyeh, “Gazze’de Soykırımla Birlikte Yaşanan Ekolojik Katliamın Boyutu” başlıklı sunumunda, İsrail’in milyonlarca ağacı yok ettiğini ve çevreye büyük zarar verdiğini söyledi. Qumsiyeh, “Gazze’deki çevresel felaketin uzun vadede bombalardan daha fazla can kaybına yol açacağı öngörülüyor.” dedi.
Liverpool Üniversitesi’nden Prof. David Whyte ise “Ekolojik Katliam ve Soykırımla Bağlantıları” başlıklı konuşmasında, tarım alanları, su kaynakları ve biyolojik çeşitliliğe yönelik saldırıların bilinçli bir askeri strateji olduğunu vurguladı.
Whyte, “Gazze’nin tarım arazileri, balıkçılık alanları ve yeşil örtüsü sistematik şekilde hedef alındı. Bölgedeki ağaçların yüzde 97’si, seraların yüzde 82’si, otlakların yüzde 89’u yok edildi.” ifadelerini kullandı.
Filistinli gazeteci Mohamed Al Helou, “Evler Hedef Olduğunda: Gazze’den Bir Tanıklık” başlıklı sunumunda, İsrail bombardımanlarının ardından Gazze’de sokakların, mahallelerin ve evlerin tamamen yok olduğunu aktardı.
BM Konut Hakkı Özel Raportörü Balakrishnan Rajagopal ise “Gazze’nin yıkımından sorumlu tutulmak ve hesap vermek” başlıklı konuşmasında, İsrail’in Gazze’deki yerleşim yerlerini kasıtlı olarak hedef aldığını belirterek, “Evlerin kitlesel yıkımı, toplumsal yaşamı parçalıyor ve kültürel hafızayı yok ediyor.” dedi.
Rajagopal, Gazze’de yaklaşık 2 milyon insanın acil barınma ihtiyacı bulunduğunu vurgulayarak, “İsrail’in eylemlerinden sorumlu tutulması ve tazminat ödemesi gerekiyor. Gazze Mahkemesi bu açıdan tarihi bir adım niteliğinde.” ifadelerini kullandı.
İki gün süren oturumlarda, görgü tanıkları ve uzmanlar tarafından yapılan değerlendirmeler, İsrail’in Gazze’de işlediği “aç bırakma”, “ekolojik kırım” ve “konut yıkımı” suçlarının kapsamını gözler önüne serdi.
Gazze Mahkemesi'nin ikinci gününde, İsrail'in Gazze'de işlediği iddia edilen suçlar detaylı bir şekilde incelendi. Aç bırakma, ekolojik kırım ve konutların yıkımı gibi başlıklar altında sunumlar yapıldı, tanıklıklar dinlendi. Mahkeme, İsrail'in eylemlerinin uluslararası hukuk çerçevesinde değerlendirilmesi ve sorumluların hesap vermesi gerektiği vurgusuyla sona erdi.