10 Temmuz 2025 Perşembe
DOLAR 40.07 ₺
EURO 46.98 ₺
STERLIN 54.34 ₺
G.ALTIN 4,270.57 ₺
BTC 111,303.78 $
ETH 2,778.85 $
BİST 10,345.06

    İklim Dostu Tarım Devrimi Başladı! İzmir'den Umut Veren Haber

    Gündem 22
    Yayınlama: 10 Temmuz 2025 Perşembe 08:55 Kaynak: Kapsül Haber Ajansı

    İzmir'deki pilot çiftliklerde uygulanan iklim dostu tarım yöntemleri, iklim krizine karşı yerel çözümlerin mümkün olduğunu gösteriyor. Tarımda dönüşüm için ilk adımlar atıldı!

    İklim Dostu Tarım Devrimi Başladı! İzmir'den Umut Veren Haber

    İklim krizi tarımsal üretimi tehdit ederken, İzmir'den umut verici bir haber geldi! Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği'nin öncülüğünde başlatılan İklim Dostu Çiftlikler projesi, iklim değişikliğine karşı yerelde çözüm üretmenin mümkün olduğunu kanıtlıyor. Proje kapsamında belirlenen pilot çiftliklerde uygulanan sürdürülebilir yöntemler, sadece kısa vadeli iyileştirmeler sağlamakla kalmayıp, uzun vadeli sürdürülebilirliğe de hizmet ediyor. Peki, bu dönüşüm nasıl gerçekleşiyor? Hangi yöntemler kullanılıyor? İşte, iklim dostu tarımın yol haritası ve İzmir'deki örnek uygulamalar...

    Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin İzmir-Köy Koop ve İtalya’da Deafal ile birlikte yürüttüğü İklim Dostu Çiftlikler projesi kapsamında İzmir’de belirlenen pilot çiftliklerde başlayan uygulamalar, iklim krizine karşı yerelde çözüm üretmenin mümkün olduğunu gösteriyor.

    İklime dayanıklı üretim desenleri, çiftçiden çiftçiye bilgi paylaşımı, bütüncül planlamalar ve yerel düzeyde iş birlikleriyle iklim krizinin olumsuz etkilerini azaltmak mümkün. Bu dönüşümün ilk adımı, sahada çalışan çiftçilerin iklim dostu yöntem ve tekniklere geçiş için bilgi ve deneyimle desteklenmesi.

    İklim krizi tarımsal üretimi, su kaynaklarını ve gıda güvenliğini doğrudan tehdit ediyor. Artan sıcaklıklar, azalan yağışlar, düzensiz mevsim geçişleri ve aşırı hava olayları tarımsal üretimi her geçen gün daha fazla etkiliyor. Kuraklık, sel, don ve dolu gibi olaylar üretim verimliliğini düşürüyor; bazı bölgelerde üretimi tamamen imkânsız hale getiriyor.

    Su kaynaklarının azalması, özellikle sulamaya dayalı üretim yapan çiftçileri zorlarken, girdi maliyetlerinin yükselmesi, çiftçinin gelir-gider dengesini bozuyor. Gıda üretiminde yaşanan zorluklar tüketicinin sofrasına yansıyor, gıdaya erişim zorlaşıyor.

    İklim krizine uyum sağlayacak yeni bir tarımsal üretim yaklaşımının benimsenmesi artık bir zorunluluk. Doğal varlıkların korunması, toprağın sağlığını gözeten yöntemlerin benimsenmesi, suyun etkin kullanımı ve yerel bilgilerin üretim pratikleriyle buluşturulması, bu sürecin merkezinde yer almalı. Anormal hava olayları ve kuraklıklar tarımın sadece üretim değil, ekosistemle uyumlu bir yaşam biçimi olduğunu hatırlatıyor.

    İklime dayanıklı üretim desenleri, çiftçiden çiftçiye bilgi paylaşımı, bütüncül planlamalar ve yerel düzeyde iş birlikleriyle iklim krizinin olumsuz etkilerini azaltmak mümkün. Bu dönüşümün ilk adımı, sahada çalışan çiftçilerin bilgi ve deneyimle desteklenmesi.

    Örnek çiftlikler dönüşümün yolunu açıyor

    Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin İzmir-Köy Koop ve İtalya’da Deafal ile birlikte yürüttüğü İklim Dostu Çiftlikler projesi kapsamında İzmir’de belirlenen pilot çiftliklerde başlayan uygulamalar, iklim krizine karşı yerelde çözüm üretmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Yerel kooperatiflerin sürece aktif katılımı, üretici deneyimlerinin paylaşılması ve eğitim ve danışmanlık desteği ile güçlenen bu uygulamalar, küçük ölçekli çiftçilerin iklim krizine karşı daha dirençli hale gelmesinin önünü açıyor. Proje sayesinde çiftçiler, tarımsal üretimin sadece ekonomik değil, ekolojik ve sosyal bir bütün olarak ele alınması gerektiğini deneyimleyerek öğreniyor.

    Uygulanan yöntemler, sadece kısa vadeli iyileştirmeler sağlamakla kalmayıp, uzun vadeli sürdürülebilirliğe de hizmet ediyor. Proje ayrıca kırsal alanda bilgiye erişimi artırarak, üreticilerin çevresel farkındalık ve iklim değişikliğine uyum kapasitelerini güçlendirmeyi amaçlıyor.

    Proje kapsamında seçilen örnek çiftliklerde sürdürülebilir bitki besleme, su yönetimi, toprak sağlığı, ürün deseni değişikliği gibi pek çok alanda somut adımlar atıldı. Karateke, Demircili, Bıçakçı ve Çamavlu köylerinde uygulanan yerel çözüm odaklı yaklaşımlar, yalnızca bu çiftlikleri değil, bölgedeki diğer üreticileri de dönüştürüyor.

    Proje başlangıcında her pilot çiftlikte uzman ziyaretleriyle mevcut durum analizleri yapıldı; her çiftliğe danışmanlık ziyaretleri gerçekleştirildi.

    Tire, Karateke Köyü

    Karateke’de yürütülen çalışmalar kapsamında Tire Karateke Köyü Sulama Kooperatifi binasında üreticilerle birlikte kompost kurulumu gerçekleştirildi ve kompostun bakımı ve verimli kullanımı konusunda bilgilendirme yapıldı. Kurulan kompost sisteminin periyodik olarak takibi yapılarak işler durumda olduğu gözlemlendi. En az 100 dekarlık bir alanda damla sulama ile birlikte kullanılması ve böylece toprağın sürdürülebilir beslenmesi ve organik madde içeriğinin artırılmasını hedefleyen bu uygulama, çiftçiler arasında toprak sağlığına dair farkındalık oluştururken, bitki besleme konusundaki uygulamalarında da gözle görülür bir değişim başlattı.

    Ödemiş, Demircili Köyü

    Su sorununun ön planda olduğu ve aynı zamanda hayvancılık yapıldığı için yem bitkisi üretiminin de yoğun olduğu Demircili’de, aşırı su kullanımına neden olan slajlık mısır yerine Sudan sorgumun yer aldığı bir ekim nöbeti oluşturuldu. Proje öncesinde tarlayı senede üç kez süren üretici Mehmet Coşkun için toprağın olabildiğince az işlendiği bir iklim dostu tarıma geçiş planı hazırlandı. Tüm bu süreçler sonucunda Demircili’de düşük su tüketimli bitkilere yönelme ve ekim nöbeti uygulamalarının benimsenmesi konusunda ortak bir yaklaşım geliştirildi.

    Bergama, Çamavlu Merası

    Çamavlu Merası’nda planlı otlatmayı esas alan Bütüncül Arazi ve Otlatma Planı oluşturuldu. Meralar padoklara ayrıldı, otlatma ve dinlenme süreleri düzenlendi, çalılaşmayı önleyecek ve bitki verimini artıracak yöntemler belirlendi.

    Bergama, Göçbeyli

    Domates üretimiyle birlikte küçükbaş ve büyükbaş hayvancılıkla ilgilenen üretici M. Ali Fenercioğlu ile birlikte toprak sağlığını iyi yönde etkileyecek yeşil gübreleme ve ekim nöbeti üzerine çalışıldı. Yapay meraya dönüştürdüğü arazisi için güz ekimi ve karışık ot ekimi yönünde tavsiyeler sunuldu.

    Menemen, Emiralem

    Ürün çeşitliliği ve ekim yoğunluğu fazla olduğu için ekim nöbeti ve gübreleme programı hazırlandı. Çilek üretiminde sıkça karşılaşılan hastalık sorunları nedeniyle ekim nöbetinin yalnızca verim değil, aynı zamanda zararlı ve hastalık baskısını azaltacak şekilde planlanması gerektiği vurgulandı. Özellikle çilek sonrası gelen ürünlerin seçimi, toprak yorgunluğunu azaltacak ve kök bölgesinde patojen birikimini engelleyecek şekilde kurgulandı.

    Ödemiş, Bıçakçı

    Bıçakçı’da kestane üreticisi Muzaffer Konuk’un üretim alanında yapılan teknik değerlendirme ile bitki atıklarının yerinde değerlendirilmesi ve toprağa kazandırılması, toprak sağlığının artırılması konuları üreticilerle tartışıldı; hastalığa dayanıklı türlerin kullanımı konusunda bilgilendirme yapıldı.

    Proje sahalarında uygulanan tüm bu çalışmalar, iklim dostu üretim modelinin hem mümkün hem de uygulanabilir olduğunu gösteriyor. Çiftçilerin yerel koşullara uygun bilgi ve uygulamalarla desteklenmesi, bölgesel dönüşümün önünü açıyor.

    İklim dostu tarıma geçişte yol haritası

    İklim krizinin etkileri sadece seçilen pilot çiftliklerde değil, tüm bölgelerdeki tarımsal üretimde köklü değişiklikleri zorunlu kılıyor. Aşırı sıcaklık artışı, yağış rejimindeki belirsizlikler, kuraklık ve hastalık baskısı geleneksel üretim modellerini sürdürülemez hale getirirken, ürün deseni ve tarımsal uygulamalarda iklim dostu yaklaşımlara geçişi zorunlu kılıyor. Proje kapsamında İzmir’in farklı bölgelerinde yapılan gözlemler ve üreticilerle yürütülen görüşmeler, bölgeye özgü dayanıklı ürünlerin seçilmesinin, toprak ve suyun korunmasına yönelik önlemlerin hayati önem taşıdığını ortaya koyuyor.

    Proje kapsamında yürütülen analizler ve çiftçi deneyimleri özellikle domates, mısır, pamuk gibi yüksek su tüketen ürünlerde ciddi verim ve gelir kayıpları yaşandığını gösterdi. Bu nedenle üreticilerin daha az su tüketen, kuraklığa dayanıklı ve ekosisteme katkı sağlayan türlere yönelmesi teşvik ediliyor. Nohut, fasulye, mercimek gibi baklagiller ile adaçayı, kekik, lavanta gibi tıbbi-aromatik bitkiler; hem biyolojik çeşitliliği destekliyor hem de toprak sağlığı açısından avantaj sağlıyor. Bu ürünlerden bazıları aynı zamanda azot bağlayıcı özellikleri sayesinde kimyasal gübre ihtiyacını azaltıyor ve maliyetleri düşürüyor.

    Tarımın iklim krizine uyum sağlaması yalnızca ürün deseninin değişmesiyle sınırlı değil. Proje kapsamında önerilen uygulamalar arasında münavebe sistemlerinin yaygınlaştırılması, malçlama ve örtü bitkisi kullanımı, yoğun toprak işleme uygulamalarının terk edilmesi, kompost ve yerel biyolojik materyallerin kullanımı ile toprağın organik madde içeriğinin artırılması yer alıyor. Ayrıca, su tasarrufu sağlayan damla sulama gibi verimli sulama sistemleri, erozyon riskini azaltacak bitki örtüsü planlamaları ve çiftçilerin yerel iklim verilerine dayalı olarak üretim yapmalarını sağlayacak danışmanlık ve bilgi sistemleri de dönüşümün önemli parçaları arasında.

    İzmir’de uygulanan bu iyi örnekler, yalnızca yerel çiftçiler için değil, Türkiye genelinde iklime dayanıklı bir tarımın mümkün olduğunu gösteriyor. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için iklim krizine uyumlu üretim modelleri yaygınlaştırılmalı, yerel bilgi ile bilimsel yaklaşımın buluştuğu agroekolojik uygulamalara geçiş yapılmalı.

    Proje kapsamında çiftçilere yönelik eğitim ve danışmanlık faaliyetlerinin yanı sıra iklim dostu tarım uygulamalarını destekleyen “İklim Dostu Çiftlikler ve Çiftçiler için Agroekoloji Rehberi” ve “İklim Dostu Çiftliklerin Yaygınlaşması için Sağlıklı Gıdaya Erişim Rehberi” hazırlandı. Bölgedeki kısa gıda tedarik zincirlerini güçlendirmeye yönelik faaliyetler de projenin temel unsurları arasında yer aldı. Proje, yerel toplulukları, kooperatifleri ve üreticileri iklim krizine karşı birlikte çözüm üretmeye davet ediyor.

    Köy-Koop İzmir ile İtalya’dan Deafal ortaklığında yürütülen İklim Dostu Çiftlikler projesi Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin mali desteğiyle, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen İklim Değişikliğine Uyum Hibe Programı kapsamında uygulandı.

    İzmir'deki İklim Dostu Çiftlikler projesi, tarımda iklim değişikliğine uyum sağlamanın ve sürdürülebilirliği artırmanın mümkün olduğunu gösteriyor. Proje kapsamında uygulanan su tasarrufu, toprak sağlığını iyileştirme ve ürün deseni çeşitlendirme gibi yöntemler, çiftçilere hem ekonomik hem de ekolojik faydalar sağlıyor. Yerel kooperatiflerin katılımı, üretici deneyimlerinin paylaşımı ve eğitimlerle desteklenen bu proje, Türkiye genelinde iklime dayanıklı bir tarımın yaygınlaşmasına öncülük edebilir.

    BENZER HABER
    İlk Yorumu Sen Yaz
    code