Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde savunma sanayiinde sessiz ve derinden bir devrim gerçekleştiriyor. Motor teknolojilerindeki atılımlar, sadece teknik bir başarı değil, aynı zamanda jeopolitik özerklik ve tedarik güvenliği açısından da kritik öneme sahip. KAAN savaş uçağının motoru konusundaki tartışmalar ise, gelişmiş ülkelerde de görülen doğal bir süreç olarak değerlendiriliyor. Peki, Türkiye'nin motor teknolojilerindeki bu hamlesi, savunma sanayiinde nasıl bir etki yaratacak? Yerli motorlar, KAAN'ın geleceğini nasıl şekillendirecek?
ANKARA - BHA
Prof. Avşar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 80. BM Genel Kurulu marjında ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmelerin ardından bazı çevrelerce bilinçli dezenformasyon yürütüldüğünü belirterek, “Gerçekler ortada. Türkiye savunma sanayiinde muazzam bir dönüşümü başarmış, motor teknolojileri başta olmak üzere birçok kritik alanda dışa bağımlılığı azaltmıştır” dedi.
Avşar, motorun yalnızca bir güç ünitesi değil, aynı zamanda özerklik ve harekât kabiliyeti açısından stratejik bir unsur olduğunun altını çizdi.
Kara araçlarında: VURAN ve KİRPİ’ye entegre edilen TUNA motoru, dışa bağımlılığı ortadan kaldırdı. UTKU motoru yeni nesil paletli araçlarda, BATU motoru ise ALTAY tankında kullanılacak.
İHA’larda: Bayraktar TB3’te PD200, ANKA ve AKSUNGUR’da PD170, KARGI’da PG50 motorları kullanılıyor.
Helikopterlerde: TS1400 turboşaft motoru, GÖKBEY helikopterinde yerlileşme oranını artırıyor.
Milli savaş uçağı KAAN: TF6000 ve TF10000 turbofan motorları, KAAN’ın ana motoru TF35000 için hazırlık aşaması niteliğinde.
Seyir füzelerinde: Kale Arge’nin geliştirdiği KTJ-3200, KTJ-1750 ve KTJ-3700 motorlarıyla Türkiye, ilk jet motor ihracatını gerçekleştirdi.
Deniz platformlarında: Marlin SİDA’daki LEVEND, ULAQ SİDA için geliştirilen Marin X7 ve MİLGEM’de kullanılan MAVİ BATU motorları dikkat çekiyor.
Milli Muharip Uçak KAAN’ın motor konusundaki tartışmalarına da değinen Avşar, gelişmiş ülkelerde de prototip uçakların genellikle yabancı motorlarla uçurulduğunu, yerli motorların seri üretim aşamasında devreye girdiğini vurguladı. “KAAN’ın blok yaklaşımıyla ilerlemesi takvimi güvence altına alan bir stratejidir” dedi.
Avşar, motor projelerinin sadece teknik bir mühendislik meselesi değil, aynı zamanda jeopolitik özerklik, tedarik güvenliği ve uzun vadeli planlama açısından da kritik olduğuna işaret etti.
“TF35000’in olgunlaşması, elektrikli tahrik sistemlerinin yaygınlaşması ve sivil havacılık motorlarının geliştirilmesi, Türkiye’yi savunma sanayiinde bir üst lige çıkaracaktır” diyen Avşar, Batı’nın engellemelerine karşı Türkiye’nin “biz kendimiz yaparız” iradesiyle yoluna devam ettiğini söyledi.
Prof. Avşar, eleştirilere karşı şu mesajı verdi:“Öyle birilerinin iddia ettiği gibi bir acziyet, eksiklik söz konusu değildir. Türkiye’nin motor teknolojilerindeki hamleleri, savunma sanayiinde mutlak bağımsızlık yolunda kararlı bir iradeyi ortaya koymaktadır.”
Türkiye'nin motor teknolojilerindeki stratejik atılımı, KAAN savaş uçağı ve yerli motor hamlesiyle somutlaşıyor. Kara, hava ve deniz platformlarında yerli motorların kullanımı yaygınlaşırken, Türkiye savunma sanayiinde dışa bağımlılığı azaltma yolunda önemli adımlar atıyor. KAAN'daki motor tartışmaları doğal bir süreç olarak değerlendirilirken, TF35000 motorunun geliştirilmesi ve elektrikli tahrik sistemlerinin yaygınlaşması, Türkiye'yi savunma sanayiinde bir üst lige taşıyacak. Prof. Avşar'ın vurguladığı gibi, Türkiye 'biz kendimiz yaparız' iradesiyle yoluna devam ediyor ve savunma sanayiinde mutlak bağımsızlık hedefiyle ilerliyor.