KOSAM'ın yeni raporu, Türkiye'deki göçmen işgücünün ekonomik etkilerine ışık tutuyor. Göçmenlerin istihdam, büyüme ve sürdürülebilir kalkınma üzerindeki potansiyeli derinlemesine inceleniyor. Rapor, göçü sadece sosyal bir mesele olarak değil, stratejik bir ekonomik kalkınma aracı olarak ele alıyor. Türkiye'nin göçmen potansiyelini yeniden değerlendirmesi gerektiği vurgulanırken, doğru politikalarla GSYH'ye önemli katkılar sağlanabileceği belirtiliyor. Peki, bu fırsat nasıl değerlendirilecek?
KOSAM’ın yayımladığı “Göçmen İşgücünün Ekonomik Etkileri: Türkiye’de İstihdam, Büyüme ve Politika Önerileri” başlıklı rapor, göçmenlerin işgücü piyasasına entegrasyonunun Türkiye’nin rekabet gücü ve sürdürülebilir kalkınması için büyük bir fırsat olduğunu vurguladı.
Göçü yalnızca sosyal bir mesele değil, ekonomik kalkınma için stratejik bir araç olarak ele alan çalışma, Türkiye’nin göçmen potansiyelini yeniden değerlendirmesi gerektiğini savundu.
Rapora göre göçmenler, tarım, inşaat, imalat ve hizmet sektörlerinde istihdam açığını kapatırken, Suriyeli girişimcilerin 4 binden fazla şirketi ihracatı güçlendiriyor. Ancak hukuki belirsizlikler ve kayıt dışılık potansiyeli sınırlıyor. KOSAM, akredite vize, sektörel kota, kayıtlı istihdam teşvikleri ve girişimcilik fonu öneriyor. Doğru politikalarla göçmenler, 5 yılda GSYH’ye yüzde 1,5 katkı sağlayabilir. Türkiye’nin coğrafi konumu ve genç nüfusu, bu fırsatı değerlendirmek için avantaj sunuyor.
KOSAM'ın 'Göçmen İşgücünün Ekonomik Etkileri' raporu, göçmenlerin Türkiye ekonomisine entegrasyonunun rekabet gücünü ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyeceğini belirtiyor. Tarım, inşaat, imalat ve hizmet sektörlerindeki istihdam açığını kapatan göçmenler, özellikle Suriyeli girişimciler aracılığıyla ihracatı da güçlendiriyor. Ancak, hukuki belirsizlikler ve kayıt dışılık bu potansiyeli sınırlıyor. KOSAM, akredite vize, sektörel kota, kayıtlı istihdam teşvikleri ve girişimcilik fonu gibi çözümler öneriyor. Doğru politikalarla göçmenlerin GSYH'ye 5 yılda yüzde 1,5 katkı sağlayabileceği öngörülüyor. Türkiye'nin coğrafi konumu ve genç nüfusu bu fırsatı değerlendirmek için önemli avantajlar sunuyor.