Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, Türkiye'nin orman varlığını artırma konusundaki başarısına dikkat çekerek, yanan ormanlık alanların yeniden yeşertilmesi çalışmalarının titizlikle yürütüldüğünü belirtti. Karacabey, her bölgenin kendine özgü ekolojik yapısına uygun fidanların kullanıldığını ve bu sayede kalıcı ve sağlıklı ormanlar oluşturulmasının hedeflendiğini vurguladı. Yanlış ağaçlandırma yöntemlerinin uzun yıllar süren emeği boşa çıkarabileceğine dikkat çeken Karacabey, doğal gençleştirme yöntemlerinin yanı sıra yerel türlerden üretilmiş fidanlarla ağaçlandırma yapıldığını ifade etti. Zeytin ve badem gibi türlerin tek başına orman oluşturamayacağını belirten Karacabey, bu türlerin orman köylerinin ekonomisine destek amaçlı kullanıldığını söyledi. Anayasa güvencesi altında yanan orman alanlarının yeniden ağaçlandırıldığını da hatırlatan Karacabey, Milli Ağaçlandırma Günü'nün önemine değindi.
ANKARA-BHA
Türkiye, orman varlığını artırmada Avrupa’da ilk sırada, dünyada ise üst sıralarda yer alıyor. Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre 1973’te 20,2 milyon hektar olan ülkenin orman varlığı, geçen yıl 23,4 milyon hektara yükseldi.
Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, yangınların ardından başlatılan ağaçlandırma çalışmalarının tamamen bilimsel yöntemlerle yürütüldüğünü vurguladı. Yanlış zamanda ya da hatalı yöntemle yapılacak ağaçlandırmanın yıllar sürecek emeği boşa çıkarabileceğine dikkat çeken Karacabey, “Önceliğimiz, bölgenin ekolojik yapısına uygun türlerle kalıcı ve sağlıklı ormanlar kurmak” dedi.
Kızılçam ormanlarında doğanın kendi yenilenme gücünden yararlandıklarını belirten Karacabey, yangın sonrası kozalaklardan dökülen tohumların ilk yağmurla birlikte filizlendiğini hatırlattı. Makilik alanlarda ise köklerden sürgün verme yönteminin kullanıldığını ifade etti.
Doğal gençleştirmenin yetersiz kaldığı noktalarda, yerel türlerden üretilmiş fidanlarla ağaçlandırma yapıldığını söyleyen Karacabey, “Her fidan her bölgede gelişmez. İklime, toprağa ve rakıma uyumlu, yöreye özgü genetik özellikte fidanlar kullanırız. Bu sayede sulama ve bakım ihtiyacı azalır, orman uzun ömürlü olur” diye konuştu.
Türkiye’deki ormanların yüzde 30’unun meşe, yüzde 23’ünün kızılçam, yüzde 17’sinin karaçam ve yüzde 7’sinin sarıçamdan oluştuğunu belirten Karacabey, meyveli türlerle ilgili yanlış algıya da değindi:
“Zeytin, badem gibi türlerle tek başına orman oluşturulamaz. Bu türler yangına hassastır, sulama ve gübreleme ister. Erozyonla mücadelede ve karbon tutumunda da yeterli değildir. Bu türleri orman köylerinin ekonomisine destek amaçlı belirlenen alanlara dikiyoruz.”
Karacabey, çam ağaçlarının az su istemesi, yangın sonrası kendini yenileyebilmesi ve ülkenin doğal türleri arasında yer alması nedeniyle ekosistem için vazgeçilmez olduğunu vurguladı.
Karacabey, Anayasa’nın 169. maddesi uyarınca yanan orman alanlarının başka bir amaçla kullanılamayacağını, bu bölgelerin mutlaka yeniden ağaçlandırıldığını ifade etti.
Ayrıca 2019’dan bu yana her yıl 11 Kasım’da kutlanan Milli Ağaçlandırma Günü çerçevesinde “Geleceğe Nefes” kampanyasıyla 81 ilde toplam 34,7 milyon fidanın toprakla buluşturulduğunu da hatırlattı.
Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, yanan ormanlık alanların yeniden ağaçlandırılması sürecinde bilimsel yöntemlerin ve bölgenin ekolojik yapısına uygun fidanların kullanılmasının önemine dikkat çekti. Türkiye'nin orman varlığını artırma konusunda Avrupa'da ilk sıralarda yer aldığını belirten Karacabey, yanlış ağaçlandırma yöntemlerinin uzun vadeli olumsuz sonuçlar doğurabileceğini vurguladı. Doğal gençleştirme yöntemlerinin yanı sıra yerel türlerden üretilmiş fidanlarla ağaçlandırma yapıldığını ifade eden Karacabey, zeytin ve badem gibi türlerin tek başına orman oluşturamayacağını, bu türlerin orman köylerinin ekonomisine katkı sağlamak amacıyla kullanıldığını söyledi. Anayasa'nın 169. maddesi uyarınca yanan orman alanlarının başka bir amaçla kullanılamayacağını ve yeniden ağaçlandırıldığını hatırlatan Karacabey, Milli Ağaçlandırma Günü kapsamında yapılan çalışmaların önemine değindi.