Spor yazarı Ömer Gürsoy'un TRT Radyo1'deki açıklamaları, Türkiye'nin olimpiyat hedefindeki kritik sorunları gözler önüne serdi. Paris 2024'teki başarısızlığın ardından, Los Angeles 2028 için neler yapılması gerektiği tartışılıyor. Gürsoy, federasyon seçimlerindeki delege avcılığına dikkat çekerek, başarısız başkanların koltuklarını korumasının önünü açtığını vurguladı. Devletin sporun ana sponsoru olduğunu belirten Gürsoy, federasyonların bağımsızlığına müdahale etmeden, gerektiğinde sigorta maddeleriyle devreye girmesi gerektiğini savundu. Aksi takdirde, başarısız federasyonlarla vakit kaybedileceği ve olimpiyat hedeflerine ulaşmanın zorlaşacağı uyarısında bulundu.
Ankara-BHA
Paris 2024’ün üzerinden bir yıl geçti. Los Angeles 2028’e ise yaklaşık üç yıl var. Fanatik Gazetesi Spor Yazarı Ömer Gürsoy, TRT Radyo1’de katıldığı programda olimpiyat hedefleri, federasyonların seçim süreci ve devletin spordaki rolüne dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“PARİS 2024’TE ÇOK GERİDE KALDIK”
Radyo1: Paris Olimpiyatları’nın üzerinden bir yıl geçti. Üç yıl sonra Los Angeles’ta yeni bir sınav vereceğiz. Paris 2024’ten sonra neler yaptık, neleri yapmadık?
Ömer Gürsoy: Çok güzel bir giriş yaptınız, teşekkür ederim. Tam olarak üç yıl kaldı. Paris 2024’te sadece 3 gümüş ve 5 bronz alarak toplam 8 madalyayla 64. sırada tamamladık. Oysa biz G20 ülkesiyiz. G20’nin içindeki ülkelerden 10’u ilk 10’da yer aldı. Amerika, Çin, Japonya, Fransa, Almanya gibi ülkeler olimpiyat madalyalarının yarısından fazlasını paylaştı. Hatta Özbekistan bile 13 madalyayla 13. sıraya yükseldi. Paris’in hemen ardından onlar Los Angeles için startı verdiklerini açıkladılar. Biz ise seçimlerle zaman kaybettik.
“BAŞARISIZ FEDERASYON BAŞKANLARINA MAHKUMUZ”
Radyo1: Bu süreçte federasyonların rolünü nasıl görüyorsunuz?
Ömer Gürsoy: Ne yazık ki olimpiyat sonrasında federasyon seçimleriyle çok vakit kaybettik. Ben o dönemde “Başarısız federasyon başkanlarına mahkum muyuz?” diye yazılar yazmıştım. Çünkü bizde federasyon seçimleri sportif başarıya göre değil, delege avcılığına göre şekilleniyor. Başarısız ama koltuğunu koruyan başkanlar sistemin içinde kalıyor. Onların önceliği başarı değil, görevde kalmak oluyor. Bu nedenle devletin nerede durması gerektiğini tartışmak zorundayız.
“DEVLET SPORUN ANA SPONSORUDUR”
Radyo1: Devletin spordaki rolü ne olmalı?
Ömer Gürsoy: Devlet, sporun ana sponsorudur. Bu sadece Türkiye için değil, Avrupa ve Amerika için de böyledir. “Devletten bağımsız spor organizasyonu olmaz” ilkesi her yerde geçerli. Fransızlar bu konuda çok net: “Federasyonların bağımsızlığına müdahale etmeyiz ama kaderi de sadece onlara bırakmayız.” Bizde de aynı ilke olmalı. Devlet, başarısız federasyonları seyirci gibi izlememeli, gerektiğinde sigorta maddeleriyle devreye girmeli. Testiyi kıranla taşıyanı ayırt etmeliyiz.
“SPORDA BAMBU SABRI GEREKİR”
Radyo1: Son üç yılda neler yapılmalı ki Los Angeles’ta daha iyi bir tablo ortaya çıksın?
Ömer Gürsoy: Sihirli bir reçete yok. Sorun tek değil, karmaşık. Ama temel nokta şu: Ölçemediğini yönetemezsin. Sporcular düzenli olarak test edilmeli, fiziksel ve mental gelişimleri takip edilmeli. Tesis yapmakta çok iyiyiz, Avrupa’da en çok tesis üreten ülkeyiz ama sporcu yetiştirmek farklı bir zanaat. Ben bunu Çin bambusuna benzetiyorum. İlk yıllarda kök salar, beşinci yıl birden yirmi yedi metreye çıkar. Altyapı sporcuları da böyle. Yıllarca sabırla beslenmezse meyve vermez. Bizim de olimpiyat adaylarını bilimsel yöntemlerle yetiştirmemiz şart.
“DEVLET FEDERASYONLARA NÜFUZ ETMELİ”
Radyo1: Peki federasyonlarla devlet arasındaki bu hassas denge nasıl kurulmalı?
Ömer Gürsoy: Federasyonlar, devletin koyduğu hedef ve stratejilerin dışına çıkmamalı. Eğer çıkarlarsa, devletin müdahalesi kaçınılmaz olmalı. Olimpiyat yolunda kaderimizi sadece federasyonlara bırakamayız. Devlet, spora fazla karışmadan ama gerektiğinde nüfuz ederek sistemi denetlemeli. Aksi halde başarısız federasyonlarla vakit kaybederiz.
Ömer Gürsoy'un açıklamaları, Türkiye'nin olimpiyat yolunda karşılaştığı zorlukları net bir şekilde ortaya koyuyor. Federasyonların seçim süreçlerindeki sorunlar, başarısız başkanların koltuklarını koruması, devletin spordaki rolünün belirsizliği gibi faktörler, olimpiyat hedeflerine ulaşmayı zorlaştırıyor. Gürsoy, devletin federasyonlara nüfuz etmesi, bilimsel yöntemlerle sporcu yetiştirilmesi ve sporcuların düzenli olarak takip edilmesi gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde, Türkiye'nin olimpiyatlarda başarılı olma şansının azalacağı belirtiliyor.
