Avrupa lojistik devi Raben Group, Türkiye pazarına iddialı bir giriş yaparak lojistik sektöründe yeni bir sayfa açıyor. Türkiye'nin stratejik konumunu değerlendiren şirket, Avrupa Birliği, BDT ülkeleri, Orta Doğu ve Çin arasındaki transit taşımacılıkta önemli bir rol oynamayı hedefliyor. Bu yatırım, sadece Raben Group için değil, aynı zamanda Türk şirketlerinin Avrupa pazarına açılması için de büyük fırsatlar sunuyor. Raben Group'un Türkiye'deki faaliyetleri, lojistik süreçlerini daha verimli ve kesintisiz hale getirerek ticaretin önündeki engelleri kaldıracak. Peki, bu yatırım Türkiye ekonomisine neler katacak? Raben Group'un Türkiye'deki hedefleri neler?
Avrupa’nın köklü lojistik markalarından Raben Group, kesintisiz ve verimli lojistik çözümlerini Türkiye’de de sunmaya başladı.
Raben Group Bölge Direktörü Bartłomiej Łapiński, Türkiye’nin AB, BDT ülkeleri, Orta Doğu ve Çin arasında transit taşımacılık açısından kilit bir lojistik merkezi olduğuna dikkati çekti. Łapiński, “Türkiye’deki varlığımız Avrupalı müşterilerimizin bağlantılarını güçlendirirken, Türkiye’deki müşterilerimize de AB sınırları dâhilinde kapsamlı lojistik hizmetleri sunmamıza olanak sağlayacak.” dedi.
Orta Koridor’un küresel lojistik rotalarındaki önemi arttıkça, dünyanın en büyük lojistik şirketlerinin Türkiye’ye ilgisi de sürüyor. Avrupa’daki genişleyen ağına 17. ülke olarak Türkiye’yi de ekleyen Raben Group, kıta genelinde güçlü ve bağımsız bir parsiyel taşıma ağı oluşturma kararlılığını pekiştirdi. Grup, bu atılımıyla kesintisiz ve verimli lojistik çözümler sunma yetkinliğini daha da ileri taşıdı.
Faaliyetine başlayan “Raben Türkiye”, Polonya, Çekya ve Slovakya’nın yanı sıra Almanya, Hollanda, İtalya, Romanya ve Bulgaristan gibi Avrupa’nın kilit noktalarına hızlı ve güvenli hatlarla ulaşıyor.
Raben Group’un, özellikle Türkiye’nin birincil ihracat pazarı konumundaki Almanya’da 33 noktadan oluşan kendi parsiyel dağıtım ağına sahip olması, Türkiye’deki şirketler için büyük önem taşıyor. Şirket bu sayede, ithalat ve ihracatçıların uluslararası erişimlerini genişletme konusunda önemli fırsatlar sunuyor.
“Türkiye önemli bir küresel lojistik merkez konumunda”
Raben Group Bölge Direktörü Bartłomiej Łapiński, yaptığı değerlendirmede, Türkiye pazarına girişlerinin, kendileri için çok önemli bir adım olduğunu vurguladı. Türkiye’nin, Avrupa Birliği, BDT ülkeleri, Orta Doğu ve Çin arasında transit taşımacılık açısından kilit bir lojistik merkezi konumunda bulunduğuna dikkati çeken Łapiński, “Türkiye yatırımımız, Avrupa ve ötesinde kapsamlı bir taşıma ağı kurma ve üst düzey lojistik hizmetler sunma konusundaki kararlılığımızın da göstergesi. Bu yatırımla yalnızca ağımızı güçlendirmekle kalmıyor, müşterilerimize benzersiz lojistik çözümler sunma kapasitemizi de artırıyoruz. Böylece Avrupalı müşterilerimizin bağlantıları güçlenirken, Türkiye’deki müşterilerimiz de AB sınırları dâhilinde kapsamlı lojistik hizmetleri alabilecek.” dedi.
Türk şirketlerine Avrupa’da büyüme imkânı sunacak
Raben Türkiye Genel Müdürü Selman Çoban, Raben Group’un köklü lojistik uzmanlığını Türkiye’ye taşımaktan duydukları heyecanı dile getirdi. Çoban, “Türk şirketlerine Avrupa genelinde yaygın depolama ve taşıma hizmetleri sunarak, kesintisiz bağlantı ve büyüme fırsatları sağlayacağız.” dedi.
Türkiye pazarında güçlü büyüme hedefliyor
Raben Türkiye, Avrupa genelinde parsiyel ve komple kara yolu taşımacılığı, deniz ve hava yolu taşımacılığı ile depolama çözümlerini de içeren, kapsamlı bir yelpazede uluslararası lojistik hizmetler veriyor. Aynı zamanda müşterilerine, sorunsuz bir gümrükleme süreci konusunda da destek sağlıyor.
İstanbul merkezli organizasyon, 20 çalışan ve 1.500 palet kapasiteli 2.000 metrekarelik cross-dock deposu ile faaliyet göstermeye başladı. Güçlü bir büyüme hedefiyle yola çıkan şirket, bölge genelinde üst düzey lojistik çözümler sunma konusundaki kararlılığı doğrultusunda, önümüzdeki yıllarda Türkiye’deki operasyonel kapasitesini ve lojistik ağını daha da genişletecek.
Son teknolojiye sahip dijital çözümler
Raben Türkiye, başta “myRaben” platformu olmak üzere Raben Group’un en son teknolojiye sahip dijital çözümlerini kullanıyor. Bu sistem; sevkiyat akışlarının tam şeffaflıkla izlenebilmesi, gerçek zamanlı gönderi takibi, sorunsuz sipariş yönetimi ve kolay fatura takibi gibi birçok özelliği barındırıyor. Bu çözümler; Raben’in müşteri memnuniyetine verdiği önem, finansal gücü ve sağlam kurumsal yapısı ile de destekleniyor. Şirket böylece müşterilerine verimlilik, kontrol ve güvenliği bir arada sunuyor.
Yaklaşık 100 yıllık tecrübe, 2,2 milyar euroluk ciro
Hollanda merkezli Raben Group, 95 yılı aşkın tecrübesiyle kontrat lojistiği, kara yolu taşımacılığı, ısı hassasiyetli ürün taşımacılığı, intermodal taşımacılık, deniz ve hava kargo taşımacılığı alanlarında hizmet veriyor.
İnsan odaklı ve dürüstlük temelli iş anlayışını ilke edinen Grup, 17 Avrupa ülkesinde 170’ten fazla noktada hizmet sunuyor. Küçük bir aile şirketi olarak temelleri atılan marka, 2024 yılında 12.200’ü aşan çalışanıyla yaklaşık 2,2 milyar Euro ciroya ulaştı.
2 milyon metrekarelik depolama kapasitesi
Grup, Türkiye ile birlikte faaliyet gösterdiği 17 Avrupa ülkesine yayılmış yaklaşık 2 milyon metrekarelik kapasitesiyle kapsamlı depolama hizmetleri de sunuyor.
Raben Group, kapsamlı lojistik süreçleri yürütmenin yanında daha yaşanabilir ve daha yeşil bir dünya için de çok yönlü çalışmalar yapıyor. Sürdürülebilirlik stratejisini ise sorumlu organizasyon, çevre koruma ve toplumsal etki olmak üzere üç temel üzerinden yürütüyor.
Raben Group'un Türkiye'ye yaptığı yatırım, şirketin Avrupa'daki ağını genişletme ve Türkiye'nin lojistik potansiyelinden yararlanma stratejisinin bir parçası. Şirket, Türkiye'deki operasyonlarıyla Türk şirketlerine Avrupa genelinde kapsamlı lojistik hizmetleri sunarak büyüme imkanları yaratmayı amaçlıyor. Raben Türkiye, parsiyel ve komple kara yolu taşımacılığı, deniz ve hava yolu taşımacılığı ile depolama çözümleri gibi geniş bir yelpazede hizmet verecek. Ayrıca, son teknolojiye sahip dijital çözümleriyle de müşterilerine verimlilik ve şeffaflık sağlayacak. Bu yatırım, Türkiye'nin lojistik sektöründeki rekabeti artırırken, aynı zamanda Türk şirketlerinin uluslararası pazarlara entegrasyonunu da hızlandıracak.