Avrupa Birliği, sınır güvenliğini artırmak ve seyahatleri kolaylaştırmak amacıyla önemli bir adım attı. Schengen Bölgesi'nde başlatılan elektronik giriş-çıkış sistemi (EES), AB vatandaşı olmayan ziyaretçiler için yeni bir dönemin başlangıcı. Peki, bu sistem tam olarak ne anlama geliyor ve seyahat alışkanlıklarımızda ne gibi değişikliklere yol açacak? Biyometrik verilerin kaydedilmesiyle birlikte, sınır geçişleri daha hızlı ve güvenli hale gelecek mi? Tüm bu soruların yanıtları ve sistemin detayları haberimizde!
ANKARA - BHA
Yeni sistemle, AB vatandaşı olmayan kısa süreli ziyaretçilerin pasaport, parmak izi ve yüz görüntüsü gibi biyometrik verileri kaydedilecek. Böylece kişilerin izin verilen kalış süresine uyup uymadığı gerçek zamanlı olarak izlenebilecek.
Uygulama, ilk etapta belirli kara, hava ve deniz sınır noktalarında başlatılacak ve kademeli şekilde genişletilecek. AB’ye üye ülkelerin yanı sıra Schengen Bölgesi’ne dahil İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre vatandaşları ise sistemden muaf tutulacak.
EES’in 10 Nisan 2026 tarihine kadar, 6 ay içinde tüm sınır kapılarında tam olarak faaliyete geçmesi planlanıyor.
AB'nin Schengen Bölgesi'nde hayata geçirdiği elektronik giriş-çıkış sistemi (EES), özellikle AB vatandaşı olmayan kısa süreli ziyaretçiler için önemli değişiklikler getiriyor. Biyometrik verilerin kaydedilmesiyle, kişilerin izin verilen kalış sürelerine uyup uymadığı gerçek zamanlı olarak takip edilebilecek. Sistem, ilk etapta belirli kara, hava ve deniz sınır noktalarında uygulanmaya başlanacak ve kademeli olarak genişletilecek. İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre vatandaşları bu uygulamadan muaf tutulacak. 10 Nisan 2026 tarihine kadar tüm sınır kapılarında tam olarak faaliyete geçmesi planlanan EES, Avrupa'ya seyahat edenler için yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.
