Türkiye, Sıfır Atık Hareketi ile çevre konusunda küresel bir lider haline geliyor. Emine Erdoğan'ın vizyoner liderliği ve Çevre Bakanlığı'nın kararlı adımları, ülkeyi bu alanda öncü yapıyor. Birleşmiş Milletler'de alınan kararlar ve yapılan işbirlikleri, Türkiye'nin çevre diplomasisindeki etkisini artırıyor. Peki, bu hareketin ekonomik ve çevresel kazanımları neler? Türkiye, sürdürülebilir bir gelecek için hangi stratejileri izliyor?
ANKARA - BHA
Prof. Dr. Zakir Avşar’ın değerlendirmelerine göre, Emine Erdoğan’ın vizyoner liderliği ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un kararlı uygulamaları, Türkiye’yi çevre politikalarında örnek ülke haline getirdi.
Sıfır Atık projesi, uluslararası alanda da Türkiye’nin yumuşak gücünü ortaya koydu. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 30 Mart’ın “Uluslararası Sıfır Atık Günü” ilan edilmesi, çok taraflı diplomasi açısından tarihi bir başarı olarak görülüyor. Emine Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’na hitabı ve ardından BM Sıfır Atık Danışma Kurulu başkanlığı, Türkiye’nin çevre diplomasisindeki liderliğini pekiştirdi.
Hareket yalnızca çevre politikası değil, aynı zamanda bir ekonomi politikası olarak değerlendiriliyor. Sekiz yılda 256 milyar TL’lik ekonomik katkı, 227,3 milyar kWh enerji tasarrufu ve 1,71 trilyon litre su kazanımı sağlandı. Bu sonuçlar, Türkiye’nin karbon emisyonlarını azaltma hedeflerine katkı sunarken, sanayide maliyetleri düşürerek rekabet gücünü artırıyor.
Yakın dönemde hayata geçirilecek Depozito Yönetim Sistemi ile yılda 25 milyar şişenin geri toplanması ve yaklaşık 520 milyon avro ekonomik kazanç elde edilmesi hedefleniyor.
Sıfır Atık, toplumun geniş kesimlerinin sahiplenmesiyle bir “ulusal seferberlik” haline geldi. 25 milyondan fazla kişiye verilen eğitimlerle çevre bilinci bireysel alışkanlığın ötesine geçerek ulusal bir refleks haline dönüştü. Yerel yönetimler ve özel sektörün katılımıyla süreç daha da güçlendi.
Prof. Avşar, Türkiye’nin bu başarıyı daha ileriye taşımak için şu stratejik adımları öneriyor:
Yeşil finansman ve karbon piyasalarının geliştirilmesi,
Geri dönüştürülmüş hammadde kullanan sanayiye teşvikler,
Atık yönetiminde dijital takip ve yapay zekâ çözümleri,
Uluslararası platformlarda yeşil diplomasi girişimleri,
Şehirlerde sıfır atık altyapısının zorunlu hale getirilmesi,
Eğitim müfredatında sürdürülebilirlik derslerinin yaygınlaştırılması.
Türkiye’nin hedefi, 2035’e kadar %60 geri kazanım oranına ulaşmak ve 2053 net sıfır vizyonu doğrultusunda sıfır atığı yenilenebilir enerji, yeşil hidrojen ve akıllı şehir politikalarıyla entegre etmek.
Prof. Dr. Zakir Avşar’a göre, Sıfır Atık Hareketi Türkiye’yi yalnızca takip eden değil, küresel yeşil dönüşüme yön veren bir ülke konumuna taşıdı. Emine Erdoğan’ın uluslararası vizyonu ve Murat Kurum’un uygulamadaki kararlı tutumu, bu dönüşümün temel direkleri oldu.
Avşar, Türkiye’nin bu süreci başarıyla yürütmesi halinde, 21. yüzyılın sürdürülebilir kalkınma paradigmasında belirleyici aktörlerden biri olacağını vurguladı.
Sıfır Atık Hareketi, Türkiye'yi küresel çevre arenasında önemli bir oyuncu haline getirdi. Ekonomik katkıları, enerji tasarrufu ve su kazanımı gibi somut sonuçlar elde edildi. Gelecekteki hedefler arasında geri kazanım oranının artırılması, yeşil finansmanın geliştirilmesi ve sürdürülebilirlik eğitimlerinin yaygınlaştırılması yer alıyor. Türkiye, 2053 net sıfır vizyonuna ulaşmak için kararlı adımlar atmaya devam ediyor.