Kurumsal şirketlerde sürdürülebilirlik, artık sadece bir seçenek değil, zorunluluk haline geldi. CEO'ların büyük bir çoğunluğu sürdürülebilirliği öncelikli gündem maddesi olarak görüyor. Avrupa ve Ortadoğu'daki büyük şirketlerin önemli bir kısmı, Sürdürülebilirlik Yöneticisi pozisyonunu yönetim kadrolarına entegre etmiş durumda. Türkiye'de de şirketler bu küresel trende uyum sağlayarak sürdürülebilirlik vizyonunu üst yönetim seviyesinde konumlandırıyor. Bu durum, şirketlerin finansal performanslarına doğrudan etki ederken, yatırımcı güvenini de artırıyor. Rekabet avantajı artık sürdürülebilirlikten geçiyor.
Kurumsal şirketlerde sürdürülebilirlik, iş stratejilerinin temel taşlarından biri haline geliyor.
Avrupa’da büyük ölçekli şirketlerin %62’si Sürdürülebilirlik Yöneticisi (Chief Sustainability Officer) pozisyonunu yönetim kadrosuna entegre ederken, Türkiye’de de şirketlerin %84’ünde sürdürülebilirliği üst yönetim düzeyinde sahiplenerek yeni bir döneme giriyor.
Kurumsal şirketlerde sürdürülebilirlik, iş stratejilerinin temel taşlarından biri haline geliyor. Forbes Research’ün Nisan 2025 sürdürülebilirlik anketine göre CEO’ların %78’i sürdürülebilirliği öncelikli gündem maddesi olarak görüyor. Avrupa’da büyük ölçekli şirketlerin %62’si Chief Sustainability Officer (CSO, Sürdürülebilirlik Yöneticisi) pozisyonunu yönetim kadrosuna entegre etmiş durumda. Ortadoğu’da ise bu rakam %50’ye ulaştı. SKD Türkiye (İş Dünyası ve Sürdürebilirlik Kalkınma Derneği) 2025 Kurumsal Sürdürülebilirlik Olgunluk Anketi verilerine göre şirketlerin %84’ünde sürdürülebilirlik üst yönetim düzeyinde sahipleniliyor. Bu veriler, Türkiye’nin küresel trendi yakalamakla kalmadığını, sürdürülebilirlik vizyonunu üst yönetim seviyesinde konumlandırarak yeni bir döneme girdiğini de ortaya koyuyor.
Finansal Performansa Doğrudan Etki
Sürdürülebilirlik, hem çevresel hedeflere ulaşmak hem de iş stratejilerini yönlendirmek ve büyüme fırsatları yaratmak için iş dünyasında stratejik öncelikler arasında ilk sıralara yerleşiyor. Forbes’un anketine göre CSO’ların %71’i sürdürülebilirlik stratejilerinin şirketin finansal performansına doğrudan etki ettiğini belirtiyor. WEF Küresel Riskler Raporu 2025’te de çevresel riskler, önümüzdeki on yılın en yüksek etkili riskleri arasında ilk üçte yer alıyor. Türkiye özelinde SKD verileri şirketlerin %78’inin ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetim) performanslarını ulusal ve uluslararası standartlara göre raporladığını ve bu şeffaflığın yatırımcı güvenini artırdığını ortaya koyuyor.
“Rekabet Avantajı Artık Sürdürülebilirlikten Geçiyor”
İnsan kaynakları danışmanlık firması Gilda&Partners Kurucu Ortağı Jilda Bal, sürdürülebilirliğin dönüşümünü şöyle değerlendiriyor: “2025’te gördüğümüz tablo, sürdürülebilirliğin artık bir sosyal sorumluluk projesi ya da iletişim faaliyeti değil, işin merkezine yerleşmiş bir yönetim anlayışı olduğudur. Şirketler, rekabet avantajı yaratmak istiyorsa sürdürülebilirliği finans, operasyon, tedarik zinciri ve insan kaynağı stratejilerinin ayrılmaz bir parçası haline getirmeli. Globalde CSO’lar yalnızca raporlama yapan değil, büyüme stratejisini şekillendiren liderler konumuna geliyor. Türkiye’de de bu ivmeyi yakalamak için regülasyon uyumunun ötesine geçip yenilikçi ve ölçülebilir sürdürülebilirlik hedefleri belirlemek önem taşıyor.”
Sürdürülebilirlik yöneticileri, şirketlerin büyüme stratejilerini şekillendirmede kritik bir rol üstleniyor. Avrupa'da şirketlerin %62'si ve Türkiye'de %84'ü sürdürülebilirlik yöneticilerini üst yönetime dahil ederek bu dönüşümü destekliyor. Sürdürülebilirlik stratejileri, şirketlerin finansal performansına doğrudan etki ederken, ESG performanslarının raporlanması yatırımcı güvenini artırıyor. Uzmanlar, şirketlerin rekabet avantajı elde etmek için sürdürülebilirliği iş stratejilerinin ayrılmaz bir parçası haline getirmesi gerektiğini vurguluyor. Türkiye'nin bu alandaki ilerlemesi, regülasyon uyumunun ötesine geçerek yenilikçi ve ölçülebilir sürdürülebilirlik hedefleri belirlemenin önemini gösteriyor.