Türkiye tenis dünyasında yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. İtalya ve İspanya'nın tenisteki başarıları, Türk tenisi için ilham kaynağı olurken, Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Şafak Müderrisgil'in Bologna'daki temasları büyük önem taşıyor. Bu ziyaret, sadece bir nezaket ziyareti değil, aynı zamanda Türkiye'nin teniste hak ettiği yere ulaşabilmesi için atılan stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. ATDSK'nın İtalya ile olan iş birliği de bu süreçte dikkat çekiyor. Peki, Türkiye bu model arayışından nasıl bir sonuç çıkaracak ve teniste beklenen atılımı gerçekleştirebilecek mi?
ANKARA - BHA
Spor yazarı Ömer Gürsoy, bu başarının Akdeniz’in üç ülkesi İtalya, İspanya ve Türkiye arasında önemli bir karşılaştırma imkânı sunduğunu belirterek, Türkiye’nin teniste hâlâ “tribünden izleyen ülke” konumunda olduğuna vurgu yaptı.
Gürsoy yazısında, tenis seviyeleri arasındaki farkın yıllara yayılan yatırım, kalıcı planlama ve spor kültürü nedeniyle “uçuruma dönüştüğünü” ifade ediyor.
İtalya ve İspanya’nın başarılarının tesadüf olmadığını belirten Gürsoy, “Nadal’ın etkisini karanlık değil, yol gösterici bir güç olarak kullanan” İspanya sistemine de dikkat çekiyor.
Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Şafak Müderrisgil, Davis Cup Finalleri’ni yerinde izlemek ve İtalya’nın başarı modelini incelemek için Bologna’da temaslarda bulundu.
Gürsoy’a göre, Müderrisgil’in ziyareti protokol amacı taşımıyor; amaç, “Türkiye tenisinin geleceği için doğru stratejik aklı yerinde görmek ve öğrenmek.”
Müderrisgil’in fuar merkezinin turnuva alanına dönüşüm sürecini incelemesi, İtalya Federasyonu yöneticileriyle görüşmeler yapması ve teknik ekiplerle istişarelerde bulunması, “Türk tenisi adına kıymetli adımlar” olarak değerlendiriliyor.
Bologna’daki temaslara Adana Tenis Dağcılık ve Su Sporları Kulübü (ATDSK) yönetimi de katıldı.
Beş yıldır İtalya ile ortak çalışmalar yürüten kulübün başkanı Ali Refah Keskin, yönetim kurulu üyesi Özkan Çetin ve İtalyan antrenör Renato Vavasori, iş birliklerini genişletmek ve sporcu değişim programlarını geliştirmek adına görüşmeler yaptı.
Gürsoy, federasyon başkanı ile kulüp yöneticilerinin aynı hedef doğrultusunda hareket etmesini, “Türkiye tenisinde pek sık rastlanmayan ortak vizyonun işareti” olarak nitelendiriyor.
Gürsoy yazısını, Türkiye’nin potansiyeline dikkat çekerek tamamlıyor.
İtalya ve İspanya’nın sporu bir kültür, yönetim ve uzun vadeli planlama meselesi olarak ele aldığını belirten Gürsoy, Türkiye’nin genç nüfusu ve enerjisiyle doğru stratejiyle aynı seviyeye gelebileceğini savunuyor.
“Eksik olan tek şey: Uzun vadeli tenis aklı” diyen Gürsoy’a göre Bologna’daki temaslar, eğer doğru şekilde birleşirse Türk tenisinde yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.
Ömer Gürsoy'un kaleminden çıkan bu analiz, İtalya ve İspanya'nın tenisteki başarısının ardındaki sırları ve Türkiye'nin bu başarıya ulaşma potansiyelini detaylı bir şekilde inceliyor. Yatırım, planlama ve spor kültürü gibi faktörlerin önemi vurgulanırken, Türkiye'nin genç nüfusu ve enerjisiyle doğru stratejilerle aynı seviyeye gelebileceği belirtiliyor. Şafak Müderrisgil'in Bologna'daki temasları ve ATDSK'nın İtalya ile iş birliği, Türk tenisi için umut vadeden gelişmeler olarak değerlendiriliyor. Uzun vadeli bir tenis aklının eksikliği vurgulanırken, Bologna'daki temasların doğru bir şekilde değerlendirilmesi halinde Türk tenisinde yeni bir dönemin başlayabileceği ifade ediliyor.