Tiroid nodülleri, tiroid bezinde oluşan ve sıklıkla belirti vermeyen kitlelerdir. Peki, bu sessiz tehlike kimler için risk oluşturuyor? Prof. Dr. Serhat Oğuz'un açıklamalarıyla tiroid nodüllerinin risk faktörlerini, kanserleşme olasılığını ve tedavi yöntemlerini mercek altına alıyoruz. Özellikle ailesinde tiroid hastalığı olanlar ve radyoterapi öyküsü bulunanlar dikkat! İşte, tiroid nodülleriyle ilgili en son gelişmeler ve uzman görüşleri ile hazırlanan haberimiz.
Tiroid nodülleri; tiroid bezi içinde yer kaplayan, çevresindeki normal tiroid dokusundan farklı kıvama sahip, radyolojik olarak sınırları ayırt edilebilen küresel veya oval şekilli lezyonlardır. En sık yol açan sebep iyot eksikliğidir.
“Nodüller sıklıkla çok sayıda olmalarına rağmen tek olarak da görülebilir. Kanserleşebilme riskleri birbirine yakındır” diyen Nev Sağlık Grubu Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Serhat Oğuz, tiroid nodülleri hakkında açıklamamalarda bulundu.
“Görülme sıklığı ve risk faktörleri”
Dr. Oğuz, “50 yaşın üzerinde tiroid nodüllerinin görülme sıklığı artar. Kadınlarda erkeklere nazaran 4 kat daha sık görülür. Erkeklerde kanserleşebilme riski kadınlara nazaran 3 kat daha fazladır” dedi.
“Tiroid nodülü ile karşılaşıldığında sorulması gereken 3 temel soru”
Prof. Dr. Serhat Oğuz, “İlki, kanser riski taşıyıp taşımadığıdır. İkinci olarak ses kısıklığı, nefes almada güçlük ve yutma güçlüğü gibi basıya bağlı semptom ve bulgulara yol açıp açmadığıdır. Son olarak tek veya çok sayıdaki nodüllerden bir veya birkaçının fazla çalışarak tiroid hormon seviyelerinde artışa yol açıp açmadığıdır. Kan tiroid hormon düzeylerinde yükseklik tespit edildiğinde mutlaka tıbbi tedavi ile hormon düzeyleri normal seviyelere getirilmeye çalışılmalıdır” dedi.
“Yaşa ve duruma göre kanserleşme riski”
Oğuz, ”20 yaş altında tespit edilen nodüllerde kanserleşebilme riski 3 – 4 kat daha yüksektir. 20 yaş altı ve orta yaş grubu hastalarda güvenle takip edilemeyeceği düşünülen çok sayıda nodüle sahip hastalarda cerrahi müdahale ön planda tutulmalıdır” ifadelerinde bulundu.
“Radyoterapi öyküsü olan ve çok sayıda nodülü bulunan hastalar”
“Boyun bölgesine radyoterapi öyküsü olup çok sayıda nodülü olan hastalarda kanserleşebilme riski %40 seviyelerindedir” diyen Oğuz, “Bu yüzden boyuna radyoterapi öyküsü olan ve çok sayıda nodülü bulunan hastalarda da cerrahi müdahale ön planda tutulmalıdır” dedi.
“Biyopsi sonuçlarına göre yaklaşım”
Prof. Dr. Serhat Oğuz, “İlk müracaat veya takipler esnasında ultrason eşliğinde yapılan biyopsi sonucunda şüpheli kanser riski ve/veya kanser tanısı konan hastalarda cerrahi müdahale uygulanır” dedi.
“Ailesel yatkınlık ve genetik taşıyıcılık”
Prof. Dr. Serhat Oğuz, “Ailesel yatkınlığı bulunan genetik taşıyıcılığa sahip hastalarda da kanserleşebilme riski yüksek olduğundan cerrahi müdahale düşünülmelidir” dedi.
“Basıya bağlı semptom ve bulgular”
“Basıya bağlı semptom ve bulguları olan hastalarda cerrahi müdahale uygulanır. Hızlı büyüme gösterip ileri yaşlarda bası yapma ihtimali yüksek olan çok sayıda nodülü olan hastalarda da cerrahi ön planda düşünülmelidir” diyen Prof. Dr. Serhat Oğuz, “Nodüller hasta için ciddi psişik kaygı yaratıyor ve hasta takip için ikna edilemiyorsa yine cerrahi müdahale uygulanabilir” açıklamalarında bulundu.
Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı
Bu haberimizde, tiroid nodüllerinin ne olduğu, kimlerin risk altında olduğu ve nelere dikkat edilmesi gerektiği Prof. Dr. Serhat Oğuz'un açıklamalarıyla detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Nodüllerin kanserleşme riski, yaşa ve diğer faktörlere göre değişiklik gösterirken, erken teşhisin ve uygun tedavi yöntemlerinin önemi vurgulanmaktadır. Ailesel yatkınlık, radyoterapi öyküsü ve nodülün büyüklüğü gibi faktörler cerrahi müdahale kararında belirleyici olabilir. Unutmayın, düzenli kontroller ve uzman hekim görüşleri sağlığınız için büyük önem taşır.