Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, son açıklamalarıyla denizcilik sektörüne yeni bir soluk getirdi. Küresel ekonominin can damarı olan deniz taşımacılığının karşı karşıya olduğu zorluklara dikkat çeken Uraloğlu, jeopolitik risklerin ticaret rotalarını nasıl değiştirdiğini ve maliyetleri artırdığını vurguladı. Bakan, denizlerin sadece ticaret yolu olmadığını, aynı zamanda ortak geleceğimizin taşıyıcısı olduğunu belirterek, dijitalleşme ve otomasyonun getirdiği fırsatların çevre ve emniyet politikalarıyla birlikte ele alınması gerektiğini ifade etti. Uraloğlu'nun bu açıklamaları, Türkiye'nin uluslararası denizcilik arenasında daha aktif bir rol üstlenme kararlılığını gözler önüne seriyor. Peki, Bakan Uraloğlu'nun bu vizyonu denizcilik sektörünü nasıl etkileyecek? İşte detaylar...
ANKARA-BHA
Deniz taşımacılığının küresel ekonominin bel kemiği olduğunu hatırlatan Bakan Uraloğlu, sektörün bir yandan teknolojik dönüşümden diğer yandan jeopolitik risklerden etkilendiğini belirtti. Yeşil dönüşüm, dijitalleşme, deniz emniyeti, insan kaynağı ve kapsayıcılığın geleceğin belirleyici başlıkları olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin bu alanlarda uluslararası işbirliğini güçlendirmeye ve IMO çalışmalarına katkı sunmaya devam edeceğini belirten Uraloğlu, “IMO’nun hedefleri doğrultusunda ilerleme, ancak tüm ülkelerin sürece eşit şekilde katılabilmesiyle mümkün olabilir” dedi.

Son yıllarda yaşanan bölgesel istikrarsızlıkların deniz taşımacılığı üzerindeki etkisine değinen Uraloğlu, kritik deniz yollarında artan risklerin sefer güzergâhlarını uzattığını, bunun da enerji maliyetlerini ve karbon salımını artırdığını söyledi. Bu nedenle küresel denizcilik sisteminin daha dayanıklı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşması gerektiğini vurguladı.
Konuşmasında denizlerin stratejik değerine dikkat çeken Bakan Uraloğlu, dijitalleşme ve otomasyonun getirdiği fırsatların çevre ve emniyet politikalarıyla birlikte ele alınması gerektiğini ifade etti.
Uraloğlu, “Denizcilik sektörünün geleceği ise dijital dönüşümle şekilleniyor. Teknoloji ve otomasyonun getirdiği fırsatları, deniz emniyeti, güvenliği ve çevrenin korunması ile birlikte değerlendirmeliyiz. Yine bu konuda da kapsayıcı ve aşamalı bir planlama ile daha fazla ilerleme kaydedebileceğimize inanıyorum” dedi.

Denizcilik sektörünün insan emeğine dayalı yapısını hatırlatan Uraloğlu, gemi adamlarının vize süreçlerinde yaşadığı zorluklara da dikkat çekti. COVID-19 döneminde denizcilerin seyahat engelleri nedeniyle ticaretin durma noktasına geldiğini hatırlatan Uraloğlu, ““Gemi adamı ihtiyacının her geçen gün arttığı bu dönemde, onların refahı, eğitimi ve motivasyonu sürdürülebilir taşımacılığın en önemli unsurudur. Hatırlayacağınız üzere COVID-19 döneminde gemi insanlarının seyahatine getirilen kısıtlamalar ile taşımacılık durma noktasına gelmişti. O dönem hepimiz şunu kabul ettik, gemi insanları dünya ticaretinde kilit öneme sahip. Bugün de gemi insanlarımızın gemilere katılmak için yapacakları seyahate ilişkin yaşadıkları vize güçlüklerini dikkatle ele almalı ve daha önce olduğu gibi bu zorlukları onlar adına kaldırmalıyız. Böylece sektörümüzün gelişimi için bir adım daha atmış olacağız” çağrısında bulundu.
2021’de kabul edilen ve IMO Konseyi’nin daha dengeli bir yapıya kavuşmasını hedefleyen sözleşme değişikliklerinin Türkiye’de iç hukuk sürecinde tamamlanmak üzere olduğunu bildiren Uraloğlu, tüm üye devletlere değişiklikleri hızla onaylama çağrısı yaptı.
Bakan Uraloğlu’nun konuşması, küresel denizcilik sektörünün geleceğine yönelik işbirliğinin önemine vurgu yaparken, Türkiye’nin bu alanda aktif rol oynama kararlılığını da ortaya koydu.
Bakan Uraloğlu, denizcilik sektörünün karşılaştığı vize sorunlarına da değinerek, gemi adamlarının refahının, eğitiminin ve motivasyonunun sürdürülebilir taşımacılık için kritik olduğunu vurguladı. IMO Konseyi reformuna Türkiye'nin desteğini yineleyen Uraloğlu, tüm üye devletleri değişiklikleri hızla onaylamaya çağırdı. Konuşmasında, küresel denizcilik sektörünün geleceğine yönelik işbirliğinin önemini vurgulayan Uraloğlu, Türkiye'nin bu alanda aktif rol oynama kararlılığını ortaya koydu. Bu açıklamalar, Türkiye'nin denizcilik alanındaki uluslararası arenada daha da güçlenmesine katkı sağlayacak gibi görünüyor.