Evde Sirke Tehlikesi! Uzmanlar Uyarıyor: Küf Riski ve Sağlık Sorunları
Elma sirkesi yapımı, özellikle sonbahar aylarında evlerde sıkça denenen bir yöntem haline geldi. Ancak uzmanlar, bu masum görünen aktivitenin potansiyel tehlikeler barındırdığını belirtiyor. Kontrolsüz fermantasyon süreçleri, yetersiz asidite oranları ve küf oluşumu gibi riskler, evde yapılan sirkeleri sağlık açısından şüpheli hale getiriyor. Peki, evde sirke yaparken nelere dikkat etmeli? Gerçek sirke nasıl olmalı? İşte uzmanların uyarıları ve ev yapımı sirke hakkında bilmeniz gerekenler!
Elma mevsimiyle birlikte evde sirke yapımı yeniden popülerleşti. Ancak uzmanlar, ev ortamında hazırlanan sirkelerin her zaman güvenilir olmayabileceğine dikkat çekiyor. Özellikle fermantasyon sürecinin kontrolsüzlüğü ve asidite oranının yetersiz kalması, sağlık açısından risk oluşturabiliyor.
Ajinomoto İstanbul Kemal Kükrer Tedarik Zincirinden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi, Gıda Mühendisi Berna Portakal, gerçek bir sirke için en az %4 asetik asit oranı gerektiğini ifade ederek ev ortamında yapılan sirkelerde bu oranı tutturmakta yetersiz kalındığını söyledi. Yeterli asiditeye ulaşamayan sirkelerin küf oluşumuna zemin hazırlayarak toksik etkilere yol açabildiğini ifade eden Berna Portakal, bu nedenle ev yapımı ürünlerin sanıldığı gibi her zaman sağlıklı olmayabileceğine vurgu yaptı.
Evde sirke yaparken hammaddenin kalitesi kadar fermantasyon koşullarının da belirleyici olduğuna dikkat çeken Berna Portakal, profesyonel analizler yapılmadığı için tüketicilerin ev yapımı sirkeyi güvenli bir şekilde üretmelerinin oldukça güç olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: “Tüketicilerin sağlık açısından risk almamak adına, geleneksel fermantasyon yöntemleriyle üretilmiş ve denetimden geçmiş markaları tercih etmeleri çok daha doğru olacaktır.”
“Evde yapılan sirkeler, sirkeden çok meyve kokteyli oluyor”
Geleneksel üretim tekniklerine bağlı kalmanın, sirkenin doğallığını koruması açısından hayati önem taşıdığını vurgulayan Berna Portakal, “100 yılı aşkın bir süredir geleneksel üretim tekniklerine bağlı şekilde aynı kalite ve doğallıkta üretim yapıyoruz. Yavaş ve doğal bir fermantasyon, sirkeye özgü tat ve aromaların derinleşmesine olanak tanırken aynı zamanda yüksek kalite ve tat sağlıyor. 30-40 günü bulan fermantasyon sürecimiz, sirkenin istenilen asitlik oranına ve lezzet profiline ulaşmasını sağlıyor. Sirkenin en doğal halini elde etmek için kontrollü geleneksel üretim süreci, kaliteden taviz vermemek adına çok önemli. Evde yapılan sirkeler ise profesyonel analizler olmadan bu kalitede üretilemiyor. Dolayısıyla evde yapılan sirkeler sirke değil meyve şarabı ya da meyve kokteyli formunda oluyor” dedi.
Doğal, güvenilir ve kontrollü üretim
Elma sirkesi, içeriğindeki probiyotik bakteri lifleri ve doğal asidik yapısı sayesinde salataların ve hafif yaz yemeklerinin en doğal eşlikçilerinden biri. O nedenle de en sevilen ve en çok tüketilen sirkeler arasında yer alıyor. 1915’ten bu yana geleneksel yöntemleri modern üretim teknolojileriyle buluşturan Kemal Kükrer, tüm ürünlerini titizlikle yürütülen fermantasyon ve laboratuvar kontrollerinden geçiriyor. Bu sayede hem asidite seviyesi hem de duyusal ve fiziksel özellikler açısından standartlara uygun şekilde tüketiciye sunuluyor.
Evde sirke yapımının artan popülaritesine rağmen, uzmanlar bu yöntemin risklerini vurguluyor. Kontrolsüz fermantasyon ve yetersiz asetik asit oranı, küf oluşumuna ve toksik etkilere neden olabilir. Gıda Mühendisi Berna Portakal, ev yapımı sirkelerin genellikle %4 asetik asit oranına ulaşmakta yetersiz kaldığını ve bu durumun sağlık riskleri taşıdığını belirtiyor. Tüketicilere, geleneksel yöntemlerle üretilmiş ve denetimden geçmiş markaları tercih etmeleri öneriliyor. Evde yapılan sirkelerin, profesyonel analizler olmadan sirke kalitesine ulaşamadığı ve daha çok meyve şarabı veya meyve kokteyli formunda olduğu ifade ediliyor. Doğal, güvenilir ve kontrollü üretim süreçlerinin önemi vurgulanıyor.