Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vakıflar Haftası vesilesiyle yaptığı konuşmada, Türkiye'nin köklü vakıf geleneğine vurgu yaparak, ülkenin bu alanda dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer aldığını belirtti. Vakıf ve ailenin medeniyetin iki taşıyıcı sütunu olduğunu ifade eden Erdoğan, vakıfların dayanışma ruhunun ve yardımlaşma bilincinin en parlak sembolü olduğunu söyledi. Erdoğan, vakıfların sadece maddi yardımlar değil, aynı zamanda kuşlara, leyleklere ve hatta abdest alanlara kadar uzanan bir şefkat ve merhamet medeniyetinin nişanesi olduğunu dile getirdi. Konuşmasında, ecdat yadigarı eserlere sahip çıkmanın önemine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, restore edilen 101 vakıf eserinin açılışını gerçekleştirdi. Bu eserlerin ülkeye ve gönül coğrafyasındaki dostlara hayırlı olmasını diledi.
ANKARA-BHA Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar: "2025 yılı Vakıf Haftası münasebetiyle sizlerle bir arada olmaktan memnuniyet duyuyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine, bu gazi mekana hepiniz hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Bizleri bahtiyar eylediniz. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu güzel buluşmaya vesile olan Kültür Bakanlığımızı, Vakıflar Genel Müdürlüğümüzü, programda emeği geçen her bir kardeşimi canı gönülden tebrik ediyorum. Sizlerle birlikte ülkemizin ve kültür coğrafyamızın dört bir yanında vakıf mirasımızı tüm ihtişamıyla yaşatan, kendilerini hayra vakfeden tüm vakıf insanlarının, hayırseverlerimizin Vakıf Haftasını tebrik ediyorum. Vakıflar haftamızın bu yılki teması "Vakıf ve Aile" olarak belirlendi. Bu tema ekseninde hafta boyunca yapılacak etkinliklerin vakıf camiamız başta olmak üzere ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Bu önemli haftanın medeniyetimizin iki taşıyıcı sütunu olan vakıf ve aile ekseninde idrak edilmesini fevkalade isabetli bulduğumu burada öncelikle söylemek isterim. Her fırsatta vurguladığımız gibi millet olarak gerçekten göz kamaştıran bir vakıf geleneğine sahibiz. Hiç şüphesiz bu alanda dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alıyoruz. Böyle nadide bir mirası tevarüs etmekten açıkçası iftihar ediyoruz. Köklü vakıf geleneğimizin korunması, zenginleştirilmesi ve geleceğe aktarılması görevini ise 101 yıldır Vakıflar Genel Müdürlüğümüz yapıyor. Tarihimiz, hafızamız, kimliğimiz ve istikbalimiz açısından çok ağır bir sorumluluğu ifa eden Genel Müdürlüğümüzün 101. kuruluş yılını tebrik ediyorum. Büyük bir vazife şuuruyla ecdat yadigarı eserlerimize sahip çıkan Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün tüm çalışanlarına selamlarımı, sevgilerimi iletiyor, her birine görevlerinde Rabbimden muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Bu anlamlı yıl dönümünü, açılışını yaptığımız eserlerle çok daha anlamlı hale getiriyoruz. Türkiye'de ve yurt dışında son bir yıl içinde restorasyonu tamamlanan 101 vakıf eserimizin toplu açılışını bugün gerçekleştiriyoruz. Tokat'taki Gökmedresemizin, Gaziantep'teki Kurtuluş Camimizin, Lefkoşa'daki Selimiye Camimizin ve Arnavutluk'taki İşkodra Camimizin açılış törenlerini birazdan inşallah canlı bağlantılarla hep birlikte icra edeceğiz. Bu güzide eserlerin ihyasında katkısı olan tüm kurumlarımıza, yüklenici firmalarımıza, işçisinden mimar ve mühendisine, her bir kardeşime kalpten teşekkürlerimi iletiyorum. Titiz bir restorasyon sürecinin ardından hizmete alınan bu eserler ülkemiz, milletimiz ve gönül coğrafyamızdaki dostlarımız için hayırlı, uğurlu olsun. Rabb'im bizlere ecdat yadigarı eserlere sahip çıkmayı, onları gelecek kuşaklara en güzel şekilde teslim etmeyi nasip eylesin. İstisnasız her biri yüksek bir estetik anlayışının ürünü olan bu yapıların mimarlarını, banilerini, hamilerini, taş üstüne taş koyan tüm büyüklerimizi burada rahmetle, minnetle yad ediyorum. Şu hususu altını çizerek ifade etmek istiyorum. Kimliğimizle, kültürümüzle, milli ve manevi değerlerimizle asırlardır nakış nakış işlediğimiz medeniyet kumaşı başka hiçbir millete nasip olmayacak derecede güzeldir, derindir, seçkindir. Bu kumaşın gergefi Balkanlar'dan Türkistan'a, Afrika'dan Güney Asya'ya, Anadolu'dan Hicaz'a, medeniyet coğrafyamızın her bir karışını ihate eder. Camilerimiz, medreselerimiz, imaretlerimiz, darüşşifalarımız, hanlarımız, kervansaraylarımız, su kemerlerimiz ve daha nice eser ecdadın tarihe düştüğü eşsiz bir not hükmündedir. Saraybosna'daki Gazi Hüsrev Bey Medresesi'ni, Bağdat'taki Nizamiye Medresesi'nden, Beyrut'taki Hamidiye Çeşmesi'ni, Macaristan'ın Peç şehrindeki İdris Baba Çeşmesi'nden, Bosna'daki Mostar Köprüsü'nü, Cezayir'deki Babül Kantara Köprüsü'nden, Prizren'deki Sinan Paşa Camii'ni, Selimiye Camii'nden, Süleymaniye Camii'nden ayrı düşünemeyiz. Bu yapıların tamamı müşterek bir ruh ışıltısının, yüksek bir kültür ve mimari tasavvurun yansımalarıdır. Şunun da bilinmesinde fayda görüyorum. Biz tüm vasıflarımızla aynı zamanda bir vakıf medeniyetiyiz. Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir ayet-i kerimesini kendimize rehber edinerek iyilikte, güzellikte, hayır işlerinde yepyeni ufuklar açmış bir milletiz. Yaşantımıza yön veren temel düsturu ise şu hadis-i şerifleriyle Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu vesselam tayin ve takdir etmiştir. Önderimiz, sultanımız, hayatımızın her aşamasına örnek yaşantısıyla istikamet çizen Resulullah Efendimiz şöyle buyurmuştur: İnsan ölünce şu üç dışında amellerinin sevabı kesilir. Sadaka-i cariye, istifade edilen ilim, arkasından dua edilen hayırlı evlat. Vakıf bizim için sadaka-i cariyedir. Allah'ın rızasını kazanmak, ebedi saadete ram olmak, topluma ve insanlığa faydalı işler yapmak için taşıdığımız altın bir anahtardır. Dayanışma ruhumuzun, yardımlaşma bilincimizin, birlik ve beraberlik şuurumuzun toplumsal hayattaki en parlak sembolüdür. Göç yolundaki kuşların bile ihmal edilmediği kuşatıcı bir iyilik düşüncesinin dikkatle, rikkatle hayata tatbik edilmesidir. Hülasa vakıf, medeniyet mefkuremizin hayata ve ahirete bakışımızın bu dünyadaki izdüşümüdür. Şu inceliğe özellikle dikkatlerinizi çekmek arzusundayım. Kışın abdest alanlara sıcak su temin eden, sıcak günlerde sokak sokak gezip sebillere kar koyan, nehir kenarlarına söğüt diken, güvercinhane yaptıran, leylekleri koruyan vakıflar taşıdığımız o zarif ruhun, merhametin, sevginin, şefkatin, diğergamlık bilincinin birer nişanesidir. Merhum Evliya Çelebi 17. asırda Osmanlı'daki vakıf zenginliğini, "Ben 50 yılda 18 padişahlık ve krallığa seyahat ettim. Hiçbir yerde bu kadar hayrat görmedim." sözleriyle ifade etmiştir. Bu müstesna kültür hamdolsun bugün de güçlü bir şekilde devam ediyor. Sağlık, sosyal hizmetler, sosyal yardım, eğitim, araştırma, kültür, sanat, spor, kalkınma, hukuk, insan hakları ve çevre gibi alanlarda 70 bine yakın vakıf halihazırda faaliyet gösteriyor. Böylesine köklü ve güçlü bir mirası devralan Vakıflar Genel Müdürlüğümüz de yurt içinde ve yurt dışındaki çalışmalarını büyük bir dikkatle 101 yıldır Allah'a hamdolsun başarıyla sürdürüyor."Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Vakıflar Haftası'ndaki konuşması, Türkiye'nin vakıf medeniyetine verdiği önemi ve bu alandaki zengin mirası bir kez daha gözler önüne serdi. Erdoğan, vakıfların sadece bir yardım kuruluşu olmadığını, aynı zamanda bir medeniyetin, bir yaşam tarzının ve bir dünya görüşünün yansıması olduğunu vurguladı. Konuşmasında, vakıfların insanlığa ve doğaya olan şefkatini, merhametini ve diğergamlık bilincini ön plana çıkardı. Ayrıca, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 101 yıllık başarılı çalışmalarına da dikkat çekerek, bu kurumun ülkenin kültürel mirasının korunması ve gelecek nesillere aktarılması noktasındaki önemli rolünü vurguladı. Erdoğan'ın konuşması, vakıf medeniyetinin önemini hatırlatırken, aynı zamanda bu alandaki farkındalığın artmasına da katkı sağladı.