Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), özellikle bahar ve yaz aylarında kenelerin aktifleşmesiyle ortaya çıkan, ciddi sonuçlara yol açabilen bir hastalıktır. Uzmanlar, bu tehlikeli zoonotik enfeksiyonun belirtileri, bulaşma yolları ve korunma yöntemleri hakkında önemli açıklamalarda bulunuyor. KKKA'nın ilk olarak Kırım bölgesinde tespit edildiği, daha sonra Kongo'da da görüldüğü ve 1969'da aynı virüs olduklarının belirlendiği biliniyor. Peki, KKKA nedir? Hangi bölgelerde daha sık görülüyor? Kendimizi ve sevdiklerimizi bu hastalıktan nasıl koruyabiliriz? İşte, KKKA hakkında bilmeniz gereken her şey...
“Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), kenelerin insanları ısırmasıyla bulaşan bir virüs tarafından oluşturulan ve ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal vb. ciddi olgularda kanama gibi bulgu ve belirtiler oluşturarak ölümlere neden olabilen zoonotik yani hayvanlardan insanlara bulaşan bir hastalıktır” diyen Nev Sağlık Grubu Enfeksiyon Hastalıkları/Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı bölümünden Uzm. Dr. Mustafa Fevzi Özsoy, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
"Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler aracılığıyla bulaşan ve ciddi kanamalara yol açabilen, hayati tehlike oluşturan viral bir enfeksiyon hastalığıdır" diyen Nev Sağlık Grubu Enfeksiyon Hastalıkları/Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı bölümünden Uzm. Dr. Mustafa Fevzi Özsoy, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Özsoy, “İlk olarak Kırım bölgesinde, sonraki yıllarda da Kongo’da hastalığı yapan virüs tespit edilmiş, 1969 yılında bunların aynı virüs oldukları belirlendiği için hastalık Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi olarak isimlendirilmiştir. KKKA vakaları, hastalığın başlıca bulaştırıcısı olan kenelerin aktifleştiği dönemler olan bahar ve yaz aylarında görülmektedir. Hastalığa ülkemizde ilk defa 2002 yılında Tokat ilinde rastlanmıştır, hastalık çoğunlukla İç Anadolu’nun kuzeyi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde yoğunlaşmaktadır. Erzurum, Erzincan, Gümüşhane Bayburt, Tokat, Yozgat, Sivas, Amasya, Çorum, Çankırı, Bolu, Kastamonu ve Karabük hastalığın yoğun görüldüğü iller olarak sıralanabilir. Hastalık ülkemizde başlıca hastalık etkenini taşıyan kenenin tutunması veya bununla temas sonucunda bulaşmaktadır. Ülkemizde hastalığın bulaştırıcısı asıl kene türü Hyalomma marginatum’dur. Bunun yanı sıra hastalık viremik dönemdeki hayvanların veya hasta kişilerin kan, doku, vücut çıkartılarına korunmasız temas sonucunda da bulaşabilmektedir” dedi.
"Tedavinin esasını destek tedavisi oluşturmaktadır"
“Kuluçka dönemi genellikle 1-3 gün, en fazla 9 gün olabilmektedir. Enfekte kan, vücut sıvısı ve diğer dokularla temas sonrasında 5-6 gün; en fazla ise 13 gün olabilmektedir” diyen Dr. Özsoy, “Hastalığın özel bir tedavisi yoktur, tedavinin esasını destek tedavisi oluşturmaktadır. Bugün için hastalıktan korunmaya yönelik etkinliği kanıtlanmış bir aşı veya etkene spesifik bir ilaç bulunmamaktadır. Ülkemizde hastalığa karşı aşı geliştirme çalışmaları devam etmektedir” dedi.
“2025 yılında şu ana kadar biri ölümcül olmak üzere 8 vaka saptanmıştır”
“Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının kontrolüne yönelik çalışmalar Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir” diyen Uzm. Dr. Mustafa Fevzi Özsoy, “Kişisel korunma önlemlerinin alınması hastalığın kontrolü için ön planda olduğundan vatandaşlarımızın hastalık ve korunma önlemleri konusunda bilgilendirilmesi ve toplumda farkındalık oluşturulması çalışmaları yoğun bir şekilde yürütülmektedir. Ülkemizde KKKA her yıl Nisan-Ekim ayları arasında görülmekte, Haziran-Temmuz aylarında pik yapmaktadır. Yüzde 4-5 civarında ölümcül seyretmektedir. En yüksek vaka sayısı 2009 yılında 1.318 vaka olarak gerçekleşmiştir, her ne kadar 2017 yılında 343 KKKA vakası tespit edilmiş olsa da hastalık ülkemiz için halâ önemli bir sorundur. Nitekim 2025 yılında şu ana kadar biri ölümcül olmak üzere 8 vaka saptanmıştır” şeklinde açıklamalarda bulundu.
“Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır”
Korunma yollarını anlatan Uzm. Dr. Mustafa Fevzi Özsoy, “Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir. Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dâhil) kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa, hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır” dedi.
"Bunlara dikkat!"
Dr. Özsoy, “Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir. Hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) almalıdır. Kene tutunan kişiler, kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya birkaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidirler. Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kan emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için yapılmamalıdır” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler aracılığıyla bulaşan ve ölümcül olabilen viral bir enfeksiyondur. Hastalığın belirtileri ateş, halsizlik, kas ağrısı ve kanamadır. Korunma yöntemleri arasında riskli bölgelerde vücudu örten giysiler giymek, kene kontrolü yapmak ve keneyi doğru şekilde çıkarmak yer almaktadır. Hastalık hayvanlardan insanlara da bulaşabildiği için hayvanların kan ve vücut sıvılarına temas etmekten kaçınmak önemlidir. Uzmanlar, kene tutunması durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmasını ve belirtilerin takip edilmesini önermektedir. Unutmayın, erken teşhis ve doğru tedavi hayat kurtarır.