Kapsül Haber Ajansı, iş dünyasının önde gelen isimleriyle röportajlarına devam ediyor. Bu kez konuğumuz, otomotiv sektöründeki başarılarını endüstriyel ürünlere taşıyan Armağan Tişli oldu. Tişli, kariyerindeki dönüm noktalarını, başarıya giden yolda karşılaştığı zorlukları ve liderlik anlayışını tüm samimiyetiyle paylaştı. Rekabet yaratmanın, ekip uyumunun ve sabrın önemine vurgu yapan Tişli'nin ilham veren sözleri, iş dünyasına yeni bir bakış açısı sunuyor. Bu özel röportajda, Tişli'nin kariyer yolculuğuna ve geleceğe dair vizyonuna tanık olacaksınız.
Kapsül Haber Ajansı olarak, iş dünyasının deneyimli isimleriyle gerçekleştirdiğimiz röportaj serisinin konuğu, uzun yıllar otomotiv sektöründe başarıyla görev yaptıktan sonra bu başarısını şimdi de endüstriyel ürünler sektöründe sürdüren Armağan Tişli oldu!
25 yıllık otomotiv kariyerinden sonra yeni bir sektörde fark yaratan Tişli, liderlik anlayışını doğadan aldığı ilhamla şekillendiriyor: "Hedefe ulaşmak için sabır ve ekip uyumu şart!"
Merhaba, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Merhabalar, 1976 yılında Bursa’da doğumluyum. Bursa’da yaşayan birçok kişi gibi benim ailem de eski Yugoslavya’dan Bursa’ya göç etmişler. Öğrenim hayatımın tamamını Bursa’da geçirdim, Bursa Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. 25 yıldır evliyim ve 2 kızım var.
Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız?
Daha üniversitede öğrenciyken gördüğüm bir iş ilanı üzerine çalışmaya başladım. Askerlik görevimi yapana kadar bu 2 yıl devam ettiğim süre içerisinde işin en temelinden başlamam, kariyerim için en önemli dönüm noktalarından birisi oldu.
Ayrıca 25 yıl gibi çok uzun süre çalıştığım şirketimde gerçekleşen yurt dışı yatırımlarında bizzat görev almak, benim için oldukça değerliydi.
Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler neler?
Ben başarıyı, varılmak istenen hedeften ziyade kat edilen yoldur diye düşünenlerdenim.
Sonuç ne olursa olsun, yolda ilerlediğimiz müddetçe kendimize, şirketimize ve tüm çevremize bir şekilde katma değer sağlıyor olabilmek ‘başarı’dır diye düşünüyorum.
Ayrıca çok değerli bir büyüğümün bizlere sözlere bir söz vardı: “Rekabet eden değil, rekabet yaratan olun.” Bu mottoyu da başarının bir anahtarı olarak görüyorum.
Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız?
Başarıya ulaşabilmekte en temel noktanın, ‘ortak akıl’ yaratabilmek olduğunu düşünüyorum.
İster bir şirketin sahibi olalım ister o şirkette bir profesyonel olalım, hepimiz organizasyon içerisinde geniş kitlelerle çalışıyoruz.
Hepimiz bireysel olarak farklıyız ki bu çok değerli bana göre. Düşüncelerimiz, değerlendirme kriterlerimiz, algılarımız, motivasyonlarımız tamamen farklı. Bunları ne kadar ortak bir noktada birleştirebilirsek, başarı da o denli büyük olacaktır diye düşünüyorum.
Bunu sağlayabilmek adına da açık ve şeffaf iletişim çok değerli. Uzun yıllarımı geçirdiğim şirketimde, tam da bu konu ile yine bir mottomuz vardı: Anla-Anlat-Anlaş.
Bugün, sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu?
Çok güzel ama bir o kadar da zor bir soru.
Sanırım ne istediğini bilmek, sabırlı olmak ve kendini sürekli geliştirmeye açık olmak diyebilirim.
Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz?
Tüm kariyerime baktığım zaman, açıkçası anlayışlarımın zaman içerisinde değiştiğini görüyorum.
Açıkça ifade etmem gerekirse, kariyerimin neredeyse ortalarına kadar çok daha iş odaklı birisiydim. Hani hep deriz ya: ‘Yönetici iş odaklıdır, lider ise insan odaklıdır’ diye.
Liderliğin önemini daha fazla benimsedikten sonra, ben de kendimi bu yönde geliştirmeye ve yöneltmeye başladım.
Bizi başarıya götürecek yolu, ekip arkadaşlarımla birlikte belirlemek benim için çok kıymetli.
Akabinde, herkesin kendisini rahat ve güvende hissedeceği bir ortam yaratabilmek de çok kıymetli.
Bunları sağladıktan sonra, mutlaka yolda giderken karşımıza tümsekler, çukurlar çıkabiliyor; bunları da hep birlikte aşabiliyor isek bir şeyleri doğru yapıyoruz demektir.
Dolayısıyla ‘ben değil, biz olabilmeyi sağlamak’ diye düşünüyorum liderliği…
Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir?
Çok uzun yıllar Bursa’da otomotiv sektöründe çalıştıktan sonra, son 4 yıldır İstanbul’da farklı sektörlere endüstriyel ürünler sağlayan bir firmada çalışıyorum.
Çalıştığım firmanın 30 yıllık ciddi bir deneyimi mevcut. Bu deneyimi farklı sektörlere taşımak en büyük hedefimiz.
Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Yerel ve uluslararası pazarda fark yaratmak için ne yapıyorsunuz?
Ağırlıklı olarak kanatlı havyan sektörü ile çalışıyoruz. Bursa’yı çok yakından takip eden birisi olarak söyleyebilirim ki kanatlı hayvan sektöründeki gelişmeler, nispeten diğer sektörlere göre daha iyi.
Rusya-Ukrayna savaşı başladığından bu yana Türkiye’den taleplerde ciddi artışlar var.
Türkiye AB’ye çiğ tavuk eti satışı yapamamasına rağmen dünyada en çok yumurta ve piliç eti üretiminde ilk 10 sırada yer almakta.
Ayrıca denizlerin hızlı kirlenmesi neticesinde balık etine erişim her geçen sene azalıyor.
Kırmızı et üretiminin malum sebeplerden ötürü düşük kalması sebebi ile fiyatlar ortalamanın üstünde yükseliyor. Dolayısıyla protein ihtiyacımızı karşılamak adına en erişilebilir kaynak olarak tavuk eti ve yumurtası kalıyor.
Bu sebeple, en başta dediğim gibi çalıştığım sektörün durumu diğerler sektörlere göre iyi durumda.
Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz?
Sektörün hizmetine sunduğumuz ekipmanlar son derece kaliteli. Dolayısıyla uzun yıllar kullanılabiliyor, örneğin 25 yılı aşkın süredir çalışan ürünlerimiz mevcut. Böylelikle ekonomik faydayı maksimize edip, firmalara ilave yatırım maliyetleri yüklememiş oluyoruz. Ayrıca kullandığımız ürünler çevre dostu ve az enerji tüketen malzemeler olduğundan ötürü yaşadığımız çevreye de kendimizde katkı sağlamış oluyoruz.
İş dünyasının tamamı için bu sorumluluğun elzem olduğunu düşünüyorum. Nasıl bireysel olarak sorumluluğumuz var ise şirketlerin de bu doğrultuda hareket etmesini zaruri görüyorum.
Dijitalleşme ve yapay zekâ gibi teknolojiler, iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Bu değişime adapte olmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
Sektörümüzde havalandırma, ısıtma, aydınlatma, yem transferi, su tüketimi gibi tüm konular uzun yıllardan beridir kontrol bilgisayarları üzerinden yönetiliyor.
Günümüzde bu bilgisayarlar, ürettikleri verileri yapay zekâ desteği ile yorumlayarak kümes içinde oluşan verimsizliklerin analizlerini yapıp, tekrarlanmaması adına öngörülerde bulunarak, verimliliğin maksimize edilmesini sağlamakta.
Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz?
Başarılı olmak isteyen gençlere en büyük tavsiyem, sürekli kendilerini geliştirmeyi ilke edinmeleri olacak. Zaten yeni nesil son derece sorgulayıcı, bir de bunun üstüne kişisel gelişimi ilke edinirler ise kariyer basamaklarını çok hızlı tırmanacaklardır.
İş hayatındaki yoğun tempoda kendinizi dengelemek ve zinde kalmak için sporu, özellikle trekking’i bir araç olarak nasıl kullanıyorsunuz? Özellikle dağ yürüyüşlerini çok sevdiğinizi biliyoruz. Dağlarda geçirdiğiniz zaman, profesyonel kararlarınıza nasıl bir perspektif katıyor?
Evet, son dönemde pek yapamasam da doğada olmayı seviyorum. Doğada olmak, bazen çok dinamik ve hızlı karar almayı gerektirebiliyor. Bu, iş hayatı için de geçerli. Çizdiğiniz yolda her zaman farklı fırsat ve tehditler çıkabiliyor, bunu zamanlı şekilde değerlendirmek son derece önemli.
Doğa yürüyüşlerinde ‘hedefe ulaşmak’ için sabır ve strateji gerekiyor. Sizce bu disiplin, iş dünyasındaki uzun vadeli başarılar için size nasıl ilham veriyor?
Her ne kadar plan yaparsanız yapın, birtakım deneyimlere sahip olsanız da karşınıza beklenmedik problemler çıkabiliyor. Bu noktada sakin kalabilmek, etraflıca düşünebilmek son derece önemli, bir de problemleri çözebilmek adına birtakım araç ve gereçlere sahip olabilmek de çok kritik.
Yeterli ve gerekli kaynaklara sahip değilken yine bir olumlu noktaya ulaşabilirsiniz ama bu tesadüfi olacaktır.
Doğada yön bulma, ekip uyumu ve risk yönetimi gibi beceriler hayati öneme sahip. Bu deneyimleriniz, liderlik tarzınızı veya ekip yönetiminizi şekillendirirken nasıl bir rol oynadı?
Kesinlik olumlu bir rol oynadı. Ekip olarak bütünsel hareket edebilmemiz son derece önemli, hepimizin ekibe göre optimize edilmiş bir hızda ilerlemesi ise olmazsa olmaz.
Yönümüzü bilecek deneyim ve kaynaklara sahip olsak da dönem dönem bunları gözden geçirmek son derece değerli.
Farkına varamadığımız herhangi bir ufak sapma, bize önemli kayıplar yaşatabilir.
Armağan Tişli, otomotiv sektöründeki 25 yıllık deneyiminin ardından endüstriyel ürünler alanında da başarıya ulaşmış bir isim. Röportajda, liderlik anlayışını doğadan aldığı ilhamla şekillendirdiğini ve ekip uyumunun önemini vurguluyor. Başarıya ulaşmak için 'ortak akıl' yaratmanın, açık ve şeffaf iletişimin gerekliliğine dikkat çekiyor. Ayrıca, şirketinin vizyonu doğrultusunda sürdürülebilirlik ve toplumsal faydaya odaklandığını belirtiyor. Tişli'nin gençlere kariyer tavsiyeleri ve doğa ile iş hayatı arasındaki paralelliklere dair görüşleri, okuyuculara ilham kaynağı olacak nitelikte.
