Z Kuşağı İş Değiştirme Rekorunu Kırdı! Şirketler Ne Yapmalı?
İş dünyası, Z kuşağının yükselişiyle büyük bir değişim yaşıyor. İK yazılımı idenfit'in son raporu, Z kuşağının iş değiştirme alışkanlıklarını ve şirketlerin bu duruma nasıl uyum sağlayabileceğini gözler önüne seriyor. Rekor üniversite mezuniyet oranı ve artan kadın çalışan sayısıyla dikkat çeken Z kuşağı, aynı zamanda dijitalleşmenin de öncüsü konumunda. Peki, şirketler bu genç yetenekleri nasıl elde tutacak? İdenfit'in raporu, İK stratejilerini yeniden düşünmek için önemli ipuçları sunuyor.
İK yazılımı idenfit, Kuşakların İşgücüne Etkisi Raporu’nu yayımladı. Rapor, kuşakların teknolojiyle kurduğu ilişkiyi, işten ayrılma eğilimlerini ve bağlılık motivasyonlarını kapsamlı biçimde ortaya koyuyor.
İş dünyası, yalnızca teknolojik dönüşümün değil, Z kuşağının da etkisiyle kendini yeniden tanımlıyor. Farklı jenerasyonların uyum içinde çalışabileceği çok yönlü bir kültür inşa edilirken; X, Y ve Z kuşakları arasındaki uçurumu kapatmanın yolu, tüm çalışanlara eşit derecede kulak vermekten geçiyor. Türkiye’deki işgücünün nabzını tutan insan kaynakları (İK) yazılımı idenfit, trend raporları serisine yenisini ekledi. Bütüncül insan kaynakları yazılımı, bir yıl boyunca 15 farklı sektördeki X, Y, Z kuşaklarından çalışanlarla gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarını paylaştığı Kuşakların İşgücüne Etkisi Raporu’nu yayımladı. Farklı jenerasyonların, yapay zeka başta olmak üzere teknolojiyi kullanma alışkanlıklarını ve işten ayrılma eğilimlerini gözler önüne seren raporda, dijitalin elçisi konumundaki Z’ler, en sık iş değiştiren kuşak oldu.
Z Kuşağı, %57'lik rekor üniversite mezuniyet oranıyla zirveye yerleşiyor
Kuşaklar arası işbirliğini teşvik eden ve teknolojik dönüşümü destekleyen stratejiler geliştirilmesi için rehber niteliği taşıyan rapora göre, Türkiye'nin işgücü piyasası, çarpıcı bir demografik dönüşüm yaşıyor. Z Kuşağı, %57'lik rekor üniversite mezuniyet oranıyla dikkatleri üstüne çekerken, kadın çalışan oranı da %39’la tüm jenerasyonları geride bırakarak zirveye yerleşiyor. Araştırmaya katılan her 3 kişiden biri erkek olurken, kadınların işgücüne katılım oranı X kuşağında %32, Y de ise %35 bandında kalıyor. Yeni neslin eğitim seviyesi ve kadın istihdamındaki bu yükseliş, iş hayatına atılan Z kuşağının, neredeyse yarısı (%49) ilkokul mezunu olan X kuşağından ne denli farklı bir tablo çizdiğini gözler önüne seriyor. Söz konusu verilerin, şirketlerin İK stratejilerini ve kültürel yaklaşımlarını gözden geçirmesi gerektiğine işaret ettiğini belirten idenfit CEO’su Nazım Onur Bayındır, şu açıklamada bulundu:
“Şirketlerin, bu yeni demografik yapıya uyum sağlamak için İK stratejilerini, liderlik yaklaşımlarını ve kurum kültürlerini güncellemesi gerekiyor. Bu genç ve eğitimli neslin yeteneklerini koruyacak, onlara ilham verecek ve gelişimlerine yatırım yapacak çözümler üretmek, artık bir tercih değil, sürdürülebilir başarı için zorunluluk haline geliyor. Öte yandan farklı eğitim ve deneyim yolculukları yapmış kuşakların birlikte uyumla çalışabilecekleri zemini hazırlamak, sadece bugünün değil, yarının da anahtarı oluyor. Çünkü artık sadece yaş değil, teknoloji de iş dünyasındaki dinamikleri doğrudan etkiliyor.”
Z kuşağı dijitalin öncüsü oldu
İK yazılımı idenfit’in kuşakların teknolojiyle kurduğu ilişkiyi de mercek altına aldığı araştırmasına göre, dijital dünyanın kalbi de kuşaklar arasında farklı ritimlerle atıyor. Z kuşağı, %26’lık yapay zeka kullanım oranıyla dijital dönüşümün öncüsü olurken, Y kuşağının %21 ve X kuşağının ise yalnızca %8’de kalması, yaş grupları arasındaki teknolojik uçurumu gözler önüne seriyor. Yapay zeka entegrasyonunda ters orantılı bir eğilimin olduğunu söyleyen Nazım Onur Bayındır ise işgücünü bütünsel olarak dönüştürmek için her kuşağın kendine özgü dijital alışkanlıklarına hitap eden stratejilerin geliştirilmesi gerekliliğini vurguluyor. Aksi takdirde işgücü sirkülasyonunun kaçınılmaz olarak hızlanacağının altını çiziyor.
İşyerine bağlı X’lerin aksine, Z kuşağı aynı şirkette ortalama 7 ay kalıyor
idenfit’in Kuşakların İşgücüne Etkisi Raporu’na göre Gen Z, bir işte ortalama yalnızca 7 ay kalarak “iş değiştiren nesil” unvanını alıyor. Bu oran, Y kuşağında 1,5 yıla, X kuşağında ise 2 yıla kadar çıkıyor. Özellikle ağustos-ekim aylarında yoğun bir ayrılık trendi sergileyen Z kuşağı, %35 ile en yüksek istifa oranına sahipken; Y kuşağı eylül-aralık döneminde iş değiştirme eğilimi gösteriyor. İK süreçlerinin dijitalleşmesi ve işgücü dinamiklerinin verimli ve etkin yönetimi için yenilikçi çözümler sunan İK teknolojisi idenfit’in CEO’su Nazım Onur Bayındır, işyerine yüksek bağlılık ve istikrarıyla bilinen X kuşağının aksine, Y ve Z’lerin elde tutulması için izlenmesi gereken adımları şu sözlerle açıkladı:
“Yeni nesil, şirketlerinden öğrenme ve gelişim fırsatları talep ediyor. Bu durumda işverenlerin yalnızca rekabetçi ücret ve yan haklar sunması yeterli olmuyor. Artık, esnek çalışma modelleriyle desteklenen teknoloji odaklı ortamlar yaratmak, anlamlı projelerle çalışanların amacını beslemek ve şeffaf bir iletişim kültürü kurmak kritik önem taşıyor. Mentorluk programlarıyla genç yeteneklere rehberlik etmek ve kısa vadeli deneyimlere değer vermek, bu kuşakların kuruma olan bağlılığını güçlendiriyor. Bu bütüncül yaklaşım, yalnızca işgücü sirkülasyonunu azaltmakla kalmıyor. Aynı zamanda sadık, motive ve üreten bir işgücü oluşturmanın anahtarını da sunuyor. X, Y ve Z kuşaklarının işgücüne etkilerini derinlemesine konuşmak isteyenleri, rapora sığdıramadıklarımızı konuşmak üzere 9 Eylül’de ücretsiz gerçekleştireceğimiz ‘Kuşaklar Arası İş Gücü Dinamikleri’ adlı webinara bekliyoruz.”
İdenfit'in 'Kuşakların İşgücüne Etkisi Raporu', Z kuşağının iş değiştirmeye olan yüksek eğilimini ve bu durumun şirketler üzerindeki etkilerini detaylı bir şekilde inceliyor. Z kuşağının dijital becerileri ve beklentileri, şirketlerin İK stratejilerini ve kurum kültürlerini yeniden yapılandırmasını zorunlu kılıyor. Rapor, esnek çalışma modelleri, teknoloji odaklı ortamlar ve anlamlı projeler sunarak Z kuşağının bağlılığını artırmanın yollarını gösteriyor. Şirketler, bu yeni neslin ihtiyaçlarına cevap vererek işgücü sirkülasyonunu azaltabilir ve daha motive bir çalışma ortamı yaratabilir.